Hangi meslekte olursanız olun eğer satış işlemi yapıyorsanız sattığınız malzemeden çok mutluluk satmalısınız. Öncelikle müşteriyle sıcak bir iletişim kurmak ve onun kendini mutlu hissetmesini sağlamak ilk ve en önemli hedefiniz olmalı. Bu genel bir kuraldır. Kendimizden pay biçelim. Bir ayakkabı mağazasına gittiğimizde satıcı ayakkabının kalitesinden, ipinden renginden bahsederse aklımıza hemen güzel ayakkabı ama belki aynı markayı daha ucuza başka bir yerde bulabilirim düşüncesi oturur. Ama satıcı uyanıksa ayakkabının ipinden sapından çok bu ayakkabı sizi açtı, kıyafetinize de tam uydu, hele şu gömlekte abimi ne açtı tarzında sizin gururunuzu okşarsa, 2 kuruş fark için gezmeye gerek yok buradan alayım gitsin hissi oluşuveriyor. Basit bir mesele gibi görünse de Titan saadet zincirini hatırlayanlar bilir. Adamlar umut ve mutluluğu pazarlayarak ne vurgunlar yapmıştı.
Benim bildiğim satış stratejisinin dışında başka stratejilerinde olduğunu geçen gün yaşayarak öğrendim. Bir arkadaşımla Beyaz eşya mağazalarını hem yeni teknolojileri görmek hemde küçük ekran Tv fiyatlarını öğrenmek için geziyorduk. (acelesi yok ama küçük bir tv lazım) Mağazanın önünde -isim vermiyorum- orta boy, balık etin biraz üstünde, vasat güzellikte ama yoğun bir boyama işleminden geçmiş, ağzında sigarası, kulağında telefon çok saygıdeğer bir bayan biz mağazaya girerken Ata Demirer vari ne o? işareti yaptı konuşmasını bölmeden. Arkadaşın 22 inçlik Tvlere bakacaktık sözü bitmeden yine aynı küçümseyici bir tavırla yok dedi.
Gerçekten tv mi yoktu yoksa bize mi yok tu? Soğuk duş etkisini atlattıktan sonra hadi lan girelim mağazaya en pahalı tv yi alamım, kimse bize ezik muamelesi yapamaz, saksı değiliz biz moduna geçtik. Allahtan kredi kartına taksit bitmişti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder