Yeraltı İnsanlarının Hikayesi Katla


Katla Haziran 2021 yılında netflix platformunda yayımlanmış. İlginç bir şekilde nerdeyse hiç bir yerde reklamını dahi görmedim desem yeridir. Sıkıntıdan patladığım bir anda bilim kurgu izlemek için nette dolanırken karşılaştım kendisiyle... İlk sezon için 8 bölüm yayınlamış ve her bölüm yaklaşık 45 dakikadan oluşuyor. 



Acayip bir hikayesi var. İzlanda'nın katla dağında bir yıl süren yanardağ patlaması meydana geliyor. Küllerin yaşanamaz kıldığı bölge afet alanı ilan ediliyor ve bölge halkı kasabalarını boşaltıyor. Polis, bir kaç tane bilimsel araştırmacı ve evlerini terk etmekte direnen bir kaç kişi dışında kimse kalmıyor. Zamanla küllerin içinden daha önce öldüğü zannedilen insanlar çıkmaya başlıyor. Birinin kardeşi, birinin oğlu, birinin eski sevgilisi... Bir avuç insan neye uğradığını şaşırıyor. 



Çok ilginç bir diziydi. Daha önce karşılaşmadığım, kendine özgü bir anlatımı vardı. Tamamen küllerle kaplı dağ ve kasaba manzarası, hatta evlerin ve arabaların bile tamamen külle kaplanmış olması, baktığınız her yerde kül rengini görüyor olmanız yaşanan felaketi izleyicinin de içselleştirmesini sağlamış. Bunun yanında neredeyse sıfır aksiyon ve bol diyalogdan oluşan senaryonun heyecanı dozunda tutması ve izleyiciyi sürekli meraklandırması en büyük başarısı olmalı. 


Biraz ağır ilerlemesi aksiyon severleri sıkabilir. Bu ağır ilerleyişin yanında dizinin bir sonuca bağlanmamış olması devamı gelebileceği izlenimi uyandırdı. Senaryo çok iyi yerlere gidebilir.

Katla Haziran 2021 yılında netflix platformunda yayımlanmış. İlginç bir şekilde nerdeyse hiç bir yerde reklamını dahi görmedim desem yeridir...

Saçmalıklar Çağı


Beklentimi düşük tutarak başlamıştım kitaba. Okudukça kişisel gelişimcilere ve kapitalizme kafa tutan cümlelerine gülümsedim. Kendimi de içime kattığım günümüz insan çıkmazını manifesto yayınlar tarza korkusuzca kaleme almasını sevdim aslında. Ama kafa tuttuğu karşı cephenin kendisini göremeyecek kadar büyük olması, kimseye derdini anlatamayacağını bildiği için ıssız bir dağın başında çığlık atarak rahatlamaya çalışan adam figürü canlandırdı kafamda...


Kapitalizmin en başarılı güven numaralarından biri herkesin milyoner olabileceği yanılsamasını yayabilmesidir. Oysa zirvede sadece birkaç kişiye yer vardır ve zirvede yer alabilecek beceriye çok az kişi sahiptir.


Monolog tarzında yazılan kitap günümüz insanının mutluluk anlayışına alaycı bir gönderme yapıyor. İnsanların sorumluluktan kaçışını, kolay olanı istemesi, mutlu olmaktan çok mutluluğunun diğer insanlar tarafından onaylanmasını istemesi, kendisi olmak yerine daha görünür olmanın varolmanın ana unsuru olduğunu zannetmesi gibi bir çok çıkarımlarda bulunuyor. Kitabı özellikle alıntı yapmayı seven arkadaşlar beğenecektir. 

Beklentimi düşük tutarak başlamıştım kitaba. Okudukça kişisel gelişimcilere ve kapitalizme kafa tutan cümlelerine gülümsedim. Kendimi de içi...

Kuşatılmış Yaşamlar


İlk kez bir Michel Houellebecq kitabı okuyorum. Fransız yazarın kitabını isminden etkilenerek ön bilgi edinmeden okunacaklar listesine eklemiştim. İnce olması nedeniyle de hemen bitti. Benim için hızla okunup bitirilen ve üzerinde fazlaca düşünmediklerimden oldu. 


Kitap beyaz yakalının güncesi olarak tanıtılsa da umarsız bir bilgi işlemcinin çıkmazı demek daha doğru olurdu sanki. Günce de yaşadıklarını ve karşılaştıklarını umursamayan hatta değersizleştiren bir adamın iç dünyası dökülüyor. Karakterimiz toplumdan uzaklaştıkça ve kabuğuna çekildikçe içindeki nefreti köpürüyor. Çevresi ona tuhaf ve anlamsız görünmeye başlıyor. 


Yazarın karakter üzerinden gözlemlerini, hiç birinizden bir şey beklemiyorum tavrıyla bilinçli, soğuk ve donuk anlatması kitabı okunur kılıyor. Bunun yanında kullandığı eril dil ise özellikle kadın okurları rahatsız edecektir. 

İlk kez bir Michel Houellebecq kitabı okuyorum. Fransız yazarın kitabını isminden etkilenerek ön bilgi edinmeden okunacaklar listesine eklem...

Bizdensin Don't Look Up


2021'in son günlerinde Netflix platformunda yayımlandı Don't Look Up. Neredeyse izlemeyen ve paylaşmayan kalmadı. Fazla köpürtülen şeylere karşı bir miktar direnç oluşur bende. Popüler kültürün hızla parlatıp bir anda unutması mükemmel bir pazarlama stratejisi gibi gelir ve ortam soğuyana kadar uzak durmayı tercih ederim. Ama filmi Özgür Demirtaş'ın da 2021 yılında izlediğim en iyi film paylaşımıyla tavsiye etmesiyle direncim kırıldı ve bir an önce izlemeye karar verdim. Adam resmen kendi hayatını anlatan filmi takipçilerine sunmuş...



Film için sanatsal yönü zayıftı eleştirileri çok fazla. Bu eleştiride ne demek istediklerini anlayamadığım. Belki de umursamadığım için üzerinde durmadım. Ama sanatsal yönden bahsettikleri durağan ve genel izleyiciyi fazlasıyla sıkan filmlerse iyi ki sanatsal olmamış. Durağanca bir şeyler anlatmak yerine herkesin anlayabileceği düzeyde TV'lerdeki boş programlara atıf yapmaları, ulaşılmaz ve her saniyelerini dolu geçirdiği zannedilen siyasetçilerin hayal kırıklığı yaratan iç yüzleri, toplumun her konuda aklını kullanmak ve bilim insanlarını anlamaya çalışmak yerine körü körüne siyasetçilerin peşinden gitmesi gibi bir çok konu üst düzey bir hicivle anlatılmış. 



Leonardo DiCaprio ve Jennifer Lawrence da bu güzel senaryoya oyunculuklarıyla ayrı bir doğallık katmış. Günümüz dünyasında ki haklıların çaresizliği ikisi üzerinden çok net anlaşılıp hissedilebiliyor. Buna rağmen eminim ki izleyen herkes kendine pay çıkarmayıp karşıdakinin aptallığını düşünmüştür. 

2021'in son günlerinde Netflix platformunda yayımlandı Don't Look Up. Neredeyse izlemeyen ve paylaşmayan kalmadı. Fazla köpürtülen ş...