Yıldızın Parladığı Anlar


Stefan Zweig kısa ve etkileyici hikayeleriyle tanıdığım bir yazardı. Amok Koşucusu, Satranç vs. Bu kitapla yazarın yeni bir yönünü daha tanımış oldum. Tarihi olayları kendi görmüş, tarihe nam salan kişilerle karşılıklı konuşmuşçasına betimlediği oldukça etkileyici bir denemesi de varmış.


1927 yılında yayımlanan yaklaşık iki yüz elli sayfalık kitapta insanlık tarihinin domino taşı niteliğindeki tam on iki olayına parmak basmış. Üstelik kendi kitabını da kendisi o kadar güzel özetlemiş ki üstüne laf söylemek abesle iştigal olur...


Çağları aşan bir kararın bir tek takvime, bir tek saate, çoğu kez de yalnızca bir tek dakikaya sıkıştırıldığı trajik ve yazgıyı belirleyici anlara, bireylerin yaşamında ve tarihin akışı içinde çok ender rastlanır. Ben böyle anları İnsanlık Tarihinde Yıldızın Parladığı Anlar diye adlandırdım; çünkü onlar, tıpkı yıldızlar gibi, hiç değişmeden geçmişin karanlığına ışık tutmaktadırlar. İşte bu kitabımla, değişik zamanlara, değişik bölgelere ait kimi önemli anları, İnsanlık Tarihinde Yıldızın Parladığı Anlar'ı anımsatmaya çalıştım. Kitapta yer alan tarihsel olayları anlatırken, gerçekleri hiçbir biçimde değiştirmedim, katkılarımla renklendirip zenginleştirmedim. Çünkü tarih, kusursuzluğa ulaştığı böylesine eşsiz anlarda, kendisine yardım için uzanan ellere gereksinim duymaz


Stefan Zweig'e göre insanlığın yıldızının parladığı anların listesi:


  • Bizans'ın Fethi: Fatih Sultan Mehmet ve Bizans'ın fethinde açık kalan kapı.
  • Ölmezliğe Sığınış: Vasco Nunez de Balboa ile Büyük Okyanus'un keşfi.
  • Haendel: Yeniden hayata geliş, besteci George Friedrich Hândel.
  • Bir Gecelik Dâhi: Marseillaise. Rouget de Lisle ve Ren ordusu için hazırladığı beste.
  • Dünya Çapında Saniye: Napoleon Waterloo'da. Napoleon'un yardımcısı General Grouchy yardıma gelecek mi?
  • Goethe: Marienbad Elejileri.
  • J.A.Suter: Eldorado'nun Keşfi. San Fransisco'nun sahibi beş parasız John August Suter.
  • Dostoyevski: Bir yiğitlik anı.
  • Okyanusu Aşan İlk Söz: Cyrus W. Field ve okyanusa döşenen telefon hattı.
  • Tolstoy: Tanrıya sığınış.
  • Scott: Güney Kutbu için Mücadele
  • Lenin: Mühürlü Tren

 

Not: 2020 tüm acımasızlığıyla saldırmaya devam ediyor. İnsanlık macera filminde gibi sanki. Herkes yaşamayı bırakmış, sadece hayatta kalmaya çalışıyor. Yetmezmiş gibi daha dün İzmir, kimine göre 7 kimilerine göre de 6.6 şiddetinde depremle sallandı. Ve ilk kez deprem sonrası oluşan tusunamiden dolayı can kaybı yaşadığımız yazılıyor sosyal mecralarda. Ölenlere Allahtan rahmet, yakınlarına ve kalanlara sabır diliyorum.  


Selametle kalın...

Stefan Zweig kısa ve etkileyici hikayeleriyle tanıdığım bir yazardı. Amok Koşucusu, Satranç vs. Bu kitapla yazarın yeni bir yönünü daha tanı...

Ateşten Gömlek


Başarı hikayeleri her zaman geçmişi anlatır. Belki de bunun tek istisnası Halide Edip Adıvar'ın Ateşten Gömleğidir.   


Halide hanım iyi bir hatip ve ilk kez 1919 yılında İstanbul Sultan Ahmet Meydanı'nda işgale karşı halkı harekete geçirmek için yaptığı konuşmayla tanınır. Ayrıca Kurtuluş Savaşında milli mücadele saflarındadır, Anadolu Ajansının kuruluşunda da yer alır. Sivil olmasına rağmen kendisine rütbe verilerek savaş kahramanı sayılır. Halide onbaşı olarak bilinmesi de buradan gelir.



Yazar 1922 yılında, daha savaş bitmeden arkadaşlarına ithafen cephe gerisini hikayeleştirir ve Kurtuluş Savaşını anlatan ilk roman ortaya çıkar. Savaşı, İzmir'in işgali sırasında eşi ve oğlu öldürülen hemşire Ayşe, İstanbul'daki akrabası Peyami ve Binbaşı İhsan'ın üzerinden aşk sarmalıyla birleştirerek anlatır. Peşinden gelenlerse hep geçmişi anlatmaya devam eder... 

Başarı hikayeleri her zaman geçmişi anlatır. Belki de bunun tek istisnası Halide Edip Adıvar'ın Ateşten Gömleğidir.    Halide hanım iyi ...

İki Dizi Bir Film


Son dönemde izlediğim ve blogumda yer verme konusunda kararsız kaldığım iki dizi ve bir filmi tek postta kısaca paylaşma kararı aldım. Vatana millete hayırlı olsun...


BioHackers

Diziyi bilişim konusunda izleyecek bir şeyler ararken buldum. 2020 yılı, bilim kurgu, dram türünde ve Almanya yapımı dizi sanırım ismindeki hackers kelimesi yüzünden karşıma çıktı. İlk sezon için 6 bölüm ve her bölüm yaklaşık 45 dakikadan oluşuyor. 



Konusu aslında çok ilginç. Günümüz teknolojisinde embriyo üzerinde DNA incelemesi yapılabiliyor.  Dizi ise bunun yetişkin bireyler üzerinde yapılması üzerinde duruyor. Bireylerinde genetik rahatsızlıklarını, rahatsızlığı olması bile yetersizliklerini DNA dizilimi üzerinde oynayarak çözme hayaliyle yola çıkıyor. Ancak ilerledikçe aslında DNA üzerinde yeterli çalışmanın olmadığını ve virüs yayarak mükemmel insana ulaşmaya çalışıldığını anlıyoruz. 



Hemen aklınıza corona'nın geldiğinin farkındayım. Olabilir. Ama benim aklıma coronanın yanında Yuval Noah Harari'nin Yarının Kısa Tarihi Homo Deus kitabı geldi. Yazar burada sapiens maymun türünün büyük bir sıçrayışla evrim geçirip dünyaya hakim olması gibi yeni bir sıçrama evrimle ölümsüzlüğü yakalayıp evrene hakim olabileceğini savunuyor. İnsanın kendiliğinden evrim geçirmesi beklemektense onu virüslerle zorlama fikri mantıklı geldi. 



Maalesef bu kadar güzel bir konuyu hem oyunculuk hem de anlatım yönünden yetersiz kalarak berbat etmişler. Sıradan bir gençlik dizisine çevirmişler. İzlettirmesine izlettiriyor da usta ellerde başyapıt olabilirmiş...


Dark Desire / Oscuro Deseo

Bu dizide 2020 yılı ve Meksika yapımı. İlk sezon için 18 bölüm ve bölümler yaklaşık yarımşar saatten oluşuyor. Emniyet ve yargı içindeki kirli çıkar ilişkilerini, kurbanlarının mahvolan hayatlarını ve geride kalanların intikam çabalarını anlatan güzel bir dizi...



Dizinin polisiye konusunun yanında oyunculuklarını ve manzara çekimlerini de sevdim. Üstelik geçmiş aydınlatılmaya çalışırken çözmeye çalıştığımız olaylar sürekli yön değiştiriyor. Suçlularla masumların birbirine karışmasıyla seyir zevki yükseliyor. Bölümlerin kısa olmasının da etkisiyle akıp gidiyor.



Ama her bölümde erotik film kategorisine girebilecek kadar en az bir sahne bulunuyor. Hayallerin bile çekimi var. Bu nedenle her yerde ve herkesle rahatlıkla izlenemez....  


Yarına Tek Bilet

Haziran 2020 de Netfilix platformunda yayımlanan filmi Beyazperde Ankara'dan İzmir'e trenle giden iki yabancının yollarının kesişmesi olarak tanımlamış. Eskiden Ankara İzmir arası trenle tüm geceyi yolda geçirecek kadar uzunmuydu bilemiyorum. İzmir'e gittikleri doğru ama nereden bindikleri konusu tarafımdan anlaşılamadı...   



Her neyse detaya fazla takılmayalım. Bu iki yabancı aynı kompartımanda giderken tanışıyorlar ve aynı düğüne gittiklerini anlıyorlar. Bir buçuk saatlik filmin neredeyse tamamı trende geçen diyaloglardan oluşuyor. Diyalogların da tamamının altı boş. Tabi ki her insandan felsefe yapmasını beklemiyoruz ama hani biraz konuştuğunuzu dinlediğimize değseydi.



Özetle güzel bir kızla -ki Dilan Çiçek Deniz 2014 Miss Turkey güzeli-, yakışıklı bir çocuğun -kabul ediyoruz Metin Akdülger de yakışıklı çocuk- yakınlaşmasını izliyoruz. Aslına bakarsanız oyunculuklar sayesinde sıkılmadan da izleniyor ama bitince bomboş kalıyorsunuz. 


Sevgiyle kalın...

Son dönemde izlediğim ve blogumda yer verme konusunda kararsız kaldığım iki dizi ve bir filmi tek postta kısaca paylaşma kararı aldım. Vatan...

İlk İnsanın Hikayesi La - Sonsuzluk Hecesi



Nazan Bekiroğlu okumalarım devam ediyor. Daha önce yazarın hikaye ve deneme türünde iki kitabını okumuştum. Her ikisinde de yazarın okuru kitabın içine çekme başarısına hayran kalmıştım. Bu etkiyle La Sonsuzluk Hecesi romanını da okudum.

Yazar bu kez ilk insan Adem'in hikayesini anlatmış. Hikaye bilindik ama ayrıntıların etkileyiciliği bir sonraki sayfayı merakla çevirmenize neden oluyor. İlk insanın yaradılışı, meleklerin tepkisi, Azazil meleğinin kibri sayesinde şeytana dönüşmesi ve pazarlığı, Havva'nın yaradılışı, yasak elma, dünyaya sürgün ediliş, Habil ile Kabil'in Sidre aşkı ve ilk cinayetin detayları okuru dünyanın yaradılış anına götürüyor.

Yazarın en çok hangi yönünü sevdiğimi buldum sanırım. Ayrıntıları süsleme konusunda çok iyi. Kitaplarının büyüsü de buradan geliyor. 

Nazan Bekiroğlu okumalarım devam ediyor. Daha önce yazarın hikaye ve deneme türünde iki kitabını okumuştum. Her ikisinde de yazarın okuru ki...

Geçmişten Bir Akıl Hastanesi


Ratched 2020 yılı, Cinayet, Dram, Gizem, Suç türünde ABD yapımı bir Netfilix dizisi. İlk sezon için 8 bölüm ve her bölüm ortalama 50 dakikadan oluşuyor. Ayrıca dizi ikinci sezon onayını da almış. Dizi aslında Ken Kesey’nin 1962’de yazdığı ‘One Flew Over the Cuckoo’s Nest’ romanındaki hemşire Mildred Ratched karakterinin hikayesi. 1975 yılında dilimize Guguk Kuşu olarak çevrilen filmi de yapılmış ve olaylar 1940'lı yıllarda geçiyor. 



Hikaye travmatik bir çocukluk geçiren Mildred Ratched'in akıl hastanesinden sonra idama mahkûm edilmesi kesin gözüyle bakılan üvey kardeşini kurtarma mücadelesini anlatıyor. Ratched önce kendisini hemşire olarak hastaneye kabul ettiriyor ve yapılan ilginç deneylere tanıklık ediyor. Sonrasında karşısına çıkan tüm engelleri usta bir şeytanilikle bertaraf etmeye başlıyor.



Başroldeki Sarah Paulson'u ilk kez izledim ve hayran kaldım. Donuk bakışları ve soğuk kanlılığına bittim. Sharon Stone'yi izlemekte ayrı bir zevkti. Hikayenin gücü ve oyuncuların performansının yanında dönemin araçları, kıyafetleri ve dekorlarının etkileyiciliği dizinin seyir zevkini inanılmaz artırmış. 



Beklentiyi fazla yükselttiğimin farkındayım ama ben diziyi çok beğendim. Özellikle dönem dizisi ve gerilim severler kaçırmasın.

Ratched 2020 yılı, Cinayet, Dram, Gizem, Suç türünde ABD yapımı bir Netfilix dizisi. İlk sezon için 8 bölüm ve her bölüm ortalama 50 dakikad...

Beş Şehrin Hikayesi


Ahmet Hamdi Tanpınar'ın hayatının tesadüfleri olan ve anlatımında bir hayli zorlandığı rivayet edilen deneme türü kitabının adıdır Beş Şehir. Sırasıyla Ankara, Erzurum, Konya, Bursa ve İstanbul'un anlatıldığı eser ilk olarak 1946 yılında yayımlanmış. Daha sonra yazar ekleme ve çıkarmalar yaparak 1957 yılında ikinci baskısını yayımlamış. 


Eseri salt bir gezi ta da tarih kitabı olarak yorumlamak hata olur. Çünkü anlatılarda şehrin konumunun, tarihinin ve mimarisinin yanı sıra fazlasıyla bilgi ve kültür birikimi var. Öyle ki yaşayanların ne hissettiğini bırakın tarihi binaların bile dile gelip anlatmaya başlayacağı hissine kapılıyorsunuz. Savaş kaybedip sarayına dönmeye yüzü olmayanları, şehrin yönetimini ahi teşkilatının başına kaptıranları, sultan olunca esir tutulduğu kaleyi yıktıranları, rejimin kendi çocuklarını tutsak etmesi gibi detayları okuyunca kitabın büyüsü zirve yapıyor.


Yazar ise kitabını "Beş Şehir'in asıl konusu hayatımızda kaybolan şeylerin ardından duyulan üzüntü ile yeniye karşı beslenen iştiyaktır. İlk bakışta birbiriyle çatışır görünen bu iki duyguyu sevgi kelimesinde birleştirebiliriz. Bu sevginin kendisine çerçeve olarak seçtiği şehirler, benim hayatımın tesadüfleridir." diyerek anlatıyor.


Bir gezi rehberi nasıl olmalı sorusunun cevabı bu kitap. Okurken etkilenmemek, dünyanın boş olduğunu düşünmemek elde değil... 

Ahmet Hamdi Tanpınar'ın hayatının tesadüfleri olan ve anlatımında bir hayli zorlandığı rivayet edilen deneme türü kitabının adıdır Beş Ş...