Aşkın Gözyaşları, Şems Tebrizi'yi özellikle de Mevlana ile olan ilişkisini kendi ağzından anlatan güzel bir biyografik roman.
Tebrizli Şems'in özellikle ölümü tartışmalı konulardan bir olmakla birlikte, 1185 yılında Tebriz'de dünyaya geldiği ve azeri Türk'ü olduğu, Melik Dad oğlu Ali adında birinin oğlu olduğu ve asıl adının Mevlana Muhammed olduğu bilinmektedir.
Mevlana Muhammed çocukluğunda Kuran-ı Kerimde okuduğu Şems (Güneş) suresine aşık olduğu için kendisine Şems olarak hitap edilmesini istemiştir.
Kitap'ta Şems Tebrizinin çocukluğunu, sivri dilli oluşunu, gösterdiği kerametleri, Mevlana'yı arayışını, Mevlana'yı bulduğunda sorduğu soruyu ve aldığı cevabı, Mevlana ile karşılıklı şeyh- mürit oluşlarını, bir gece ansızın kaybolarak Şam'a gidişini, burada Haşhaşi şeyhini rezil edişini, Mevlana Celaleddin'in oğlu Sultan Veled'in çağrısı üzerine tekrar Konya' ya dönüşünü, Kimya Hatunla evlenişini, Kimya Hatun'un ölümünü ve Şems Tebrizinin Haşhaşi dervişleri tarafından öldürülüşünü akıcı bir üslupla okuyorsunuz.
Kitabın dili akıcı olsa da Şems'in özelikle de kerametlerini anlatırken ki dili bugünden bakıldığında, 'dervişi bir bakışımla yere serdim' tarzında enaniyet kokan dil oldukça rahatsız edici. Bunun yanında bu sivri dilli oluşuna, olaylara ve kişilere karşı hep olduğu gibi duruşuna da açıklama getirilmiş.
Diğer bir tartışma konusu da Kimya Hatunla evliliği ve Kimya'nın ölümü. Kitaba ve genel kabule göre Şems'in bir anda ortadan kaybolmasına dayanamayan Mevlana, Şems Konya'ya döndüğünde onu tekrar kaybetmek istemez. Diğer yandan Mevlana ile Şems'in yakın ilişkisi Konya eşrafında dedikodulara yol açmaktadır. Mevlana hem dostunu Konya'ya bağlamak hem de dedikoduların önünü almak için üvey kızı Kimya ile evlenmesini istemektedir.Mevlana'nın küçük oğlu Alaeddin de Kimya'yı sevmektedir ve Konya eşrafı bu evliliğin yürümeyeceğini düşünmektedir. Hem Şems hemde Kimya Mevlana'nın bu evlilikle mutlu olacağını bildikleri için kabul ederler. Böylece 18 yaşındaki Kimya ile 68 yaşındaki Şems evlenir. Şehvani duygularını bitiren Şems ile ilk gece korkusu yaşayan Kimya arasında bir ilişki yaşanmaz. Kimya, Şems'in muhabbetine aşık olmuş ve beklenenin aksine mutlu bir evlilik sürmüşlerdir. Ancak 6 ay kadar sonra Kimya aniden amansız bir hastalığa yakalanır ve hayatını kaybeder. Bir süre sonra da Şemsin izini bulan Haşhaşi dervişleri Şems'i öldürerek bir kuyuya atarlar. Mevlana ise Şems'i Mevlevi dergahına defnettirir.
Kitapta yalanlanan ama yaşananların muhalif yönünü okumanızda fayda var. Kerra hatun ve Kızı Kimya oldukça zengin bir aileye mensuptur. Kerra hatun eşi öldükten sonra yine eşi ölen Mevlana ile evlenmiştir. O güne kadar oldukça rahat yaşayan Kimya, mevlevi dergahının ağır kuralları altında bunalmıştır. Tek eğlencesi ve arkadaşı Mevlananın küçük oğlu Aleaddin dir. Ayrıca Kimya Aleaddin'e kızdığı için Şems ile evliliği kabul eder. Bu evlilikten sonra bir gün Şems Tebrizi Kimya ile Aleaddin'in bahçede oynaştığını görür. Şems kıskançlık krizine girer ve Kimyayı döverek/boynunu kırarak öldürür. Aleaddin de Şems'i sevmeyen konyalı mollalar la birlik olup, kiralık katillerle birlikte Şems'i öldürür.
Şems'in ölümüyle ilgili bir başka tez ise, onu aslında Selçuklu vezirinin Moğollara yaranmak için öldürttüğü, o dönemde yoğun hissedilen Moğol baskısı nedeniyle Mevlana'nın bile bunu dillendiremediğidir.
Başka bir teze göre ise Şems'in ikinci kez, bir gece yarısı Konya'dan ayrılarak kayıplara karışır. Niğde'deki Kesikbaş Türbesi, Tebriz'de bulunan Geçil mezarlığında yine aynı bölgedeki Hoy'da Şems Tebrizi Türbeleri ve makamları vardır. Hatta Hoy'daki Unesco Dünya Kültür Mirasına aday gösterilmiştir.
Peki gerçekte ne olmuştu? Doğrusunu ancak Allah bilir. Bilinen bir gerçek var ki, halkın sevdiği sıradan bir vaiz olan Mevlana, Şems ile tanıştıktan sonra pişmiş ve yanmıştır.
Özellikle de Şems ansızın kaybolduğunda Mevlana'nın yazdığı mektupları okurmusunuz...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder