Polikuşka


Polikuşka, Tolstoy'un 1855 - 1863 yılları arasında yazdığı halk için öyküler'den biriymiş. Hem novella olması hem de köy yaşamıyla bezenmiş insani değerleri anlatmasına nedeniyle kolay okuyacağımı ve seveceğimi düşünmüştüm ama okurken odaklanamadım. Rus edebiyatının kasvetini neredeyse her sayfada hissettim. Sanırım benim için zamanı değildi.


Hikayenin konusu güzel aslında. Geçmişinde hırsızlık gibi yüz kızartıcı suçlar bulunan, 6 çocuklu ve köydeki herkes tarafından hor görülen fakir Polikuşka'ya köyün hanım ağası yüklü bir para emanet eder ve ona sorumluluk verir. Polikuşka kendisine verilen görevleri yerine getirdikçe toplumdaki statüsü yükselmeye başlar. Paranın insanları nasıl değiştirdiğini gözler ve kendisi de zor seçimler yapmak zorunda kalır.


Keyifli okumalar. 

Polikuşka, Tolstoy'un 1855 - 1863 yılları arasında yazdığı halk için öyküler'den biriymiş. Hem novella olması hem de köy yaşamıyla b...

Dine Karşı Din


Ali Şeriati, 1933 yılında İran'ın Horasan şehrinde eğitimli bir ailede doğar. Babası Din öğretmenidir. Kendisi de üniversite eğitimini tamamladıktan sonra Meşhed üniversitesinde dersler vermeye başlar. Aynı zamanda babasının kurduğu İslam Hakikatı Tebliği derneğinde siyasete bulaşır. Bir süre sonra hapse atılır, batının ve toplumun baskısıyla serbest bırakılır ama sıkı gözetim altında tutulur. İran da yaşamayacağı anlayarak İngiltere'ye gitmek istediği dönemde ölür. Otopsi sonucunda kalp yetmezliğinden öldüğü belirtilse de İngiliz istihbaratıyla iş birliği yapan İran güvenlik birimi SAVAK tarafından öldürüldüğü şüphesi vardır.


Dine Karşı Din, Ali Şeriati'nin konferanslarından derlenmiş ve kendi kontrolünden geçtikten sonra 1988 yılında yayımlanmış. Tüm din adamlarının ve liderlerin dinsizliğe ve küfre karşı mücadele ettiği söyleminin tutarsızlığını gözler önüne sererek başlamış anlatmaya. Tarihte toplumların farklı hayvanları veya figürleri kutsal saydığı, kendi kutsal değerlerinin olduğu, kendilerine özgü inançlara sahip oldukları görülürken yani dinsizlik bireysellikten öteye geçememişken, hiç bir zaman bir topluluk, millet ya da devlet olamamışken koca koca imparatorlar hangi dinsiz topluma karşı savaşmıştır?  Tabi ki dine karşı din...


Şeriati'nin kitapta yer alan konferanslarında, ağırlıklı olarak peygamber efendimiz ve sonraki dönemleri irdeliyor. Alevi sunni tartışması konusundaki yorumlarıyla İran'lıların tepkisini çekiyor ve kendisini sunni savunuculuğuyla suçlayan İran toplumuna aslında aleviliği savunduğunu tekrar tekrar anlatmaya çalışıyor.  


Dini tartışmaları tartabilecek ve yorum yapabilecek seviyede değilim. Ancak Şeriati'nin, Peygamberimizin ölümünden önce Hz. Ebubekir'in kıldırdığı namaz konusundaki, sahabe Ebuzer'in "Evinde yiyecek bir şey olmadığı halde, kılıcını çekip de insanlara saldırmayan kimseye şaşarım!" sözündeki, mısır piramitleri gezisi çıkarımındaki, halifelik kurumunun devlet yönetimine verdiği zararlar hakkındaki analizlerinden etkilendim.

Ali Şeriati, 1933 yılında İran'ın Horasan şehrinde eğitimli bir ailede doğar. Babası Din öğretmenidir. Kendisi de üniversite eğitimini t...

Dinlerin Çarpışması

1925 doğumlu Fransız yazar Jean Paul Roux, Oryantalist ve Türkolog kimliğiyle tanınır. Bize olan ilgisi 1950 den sonra başlar ve 200 kitabının 25 tanesini Orta Asya ve Türkler hakkında yazar. Ayrıca bize olan yakın ilgisi sayesinde 1973 yılında dönemin hükümetinden Devlet Ödülü ve TÜRTAV (Türk Tanıtma Vakfı) ödülü alır. Yetmez, bir de 1998 yılında da Liyakat Madalyası layık görülür. Yazarla, sözlük niteliğindeki Eski Türk Mitolojisi kitabından sonra, çok daha anlaşılır ve kapsamlı kitabında tekrar karşılaşmak güzel oldu.


Jean Paul Roux kitabında, savaşların asıl nedeninin dinler olduğu tezini ortaya attıktan sonra çok geniş bir zaman skalasında tüm savaşları irdelemeye başlıyor. Peygamberimizin, dört halifenin, Emevilerin, Moğolların, Selçukluların ve Osmanlının girdiği tüm savaşları İslam dünyası gözüyle incelerken, İspanya'nın işgali, kurtuluşu ve Müslümanları sürgün etmeleri, Bizans'ın içinde bulunduğu durumlar ve girdiği savaları, haçlı seferlerinin mantığını ve iç çatışmalarını da Hristiyan dünyasının gözünden anlatıyor. Oldukça tarafsız bir dil kullanarak tarafları incitmemeye özen gösteriyor. 


Dinlerin Tarihi ve Coğrafi Başlangıç Noktaları


Not: Yukarıdaki görselde dinlerin 5000 yıllık gelişimi gösterilmektedir.


Türk okurların eleştirilerinden anladığım kadarıyla, yazarın özellikle Ermeni tehciri konusunu soykırım ya da büyük trajedi olarak tanımlaması bir çok okuru rahatsız etmiş. Buna rağmen mümkün olduğu kadar objektif olmaya çalıştığını, savaşan tarafların kaynaklarını değerlendirdiğini ve kitabında da her iki görüşe yer verdiği rahatlıkla söylenebilir. Diğer yandan savaşların acımasızlığını da rakamlarla gözler önüne sermesi kuru kahramanlık öykülerinden çok daha etkileyici olmuş. Bir kaç saat içinde 300.000 kişinin ölmesi, işgal edilen şehirlerin sokaklarının kan gölüne dönmesi, savaşta söz sahibi olmayan sıradan insanların çektiği acıları alıntılarla destekleyerek okuyucusunun o günleri hissetmesini sağlamış.


O dönemde neler olup bittiğini en iyi gözlemleyenlerden biri olan Guillaume de Tyr'e kulak verirsek (1150-1185): Şehrin dört bir yanında katledilen ve cesetleri sokaklarda,meydanlarda sürüklenen Müslümanları saymazsak, sadece Tapınağın içinde 10.000 Müslüman öldürüldüğü anlatılmaktadır. Tapınağa gitmeyen Haçlılar da şehri sokak sokak gezmiş (...) orada burada saklanmış Müslümanları bulup öldürmüşler (...) Delirmişcesine can almışlar, Müslümanları ya kılıçtan geçirmişler ya da şehrin yüksek yerinden aşağı atarak paramparça olmalarını seyretmişlerdir."


Kitabı genel kültür okuyucusu için yeterli ve doyurucu buldum. Ama akademik araştırmalar için sadece önsöz olabilir...

1925 doğumlu Fransız yazar Jean Paul Roux, Oryantalist ve Türkolog kimliğiyle tanınır. Bize olan ilgisi 1950 den sonra başlar ve 200 kitabın...

Soner Yalçın'dan Akrabalık Analizi


Bizim jenerasyondan Soner Yalçın adını duymayan yoktur sanırım. Kurtlar Vadisi gibi döneminin yer altı dünyasına ışık tutan ve uzun yıllar devam eden efsane dizinin senaristi olarak tanınmıştı. Adam 2004 yılında bir de  Beyaz Türklerin Büyük Sırrı gibi iddialı bir alt başlıkla Efendi kitabını piyasaya sürmüştü. Benim içinse okumak bu güne nasip oldu.

Yazar Osmanlının son dönemlerinden başlayarak Adnan Menderes'in idamına kadar olan süreci inceliyor. Tarih sahnesinde adını sıkça duyduğumuz bir çok kişinin aile bağlarını irdeliyor. Özellikle soyadlarına yoğunlaşarak aklınıza gelebilecek bir çok kişinin dönme (din değiştiren) ya da sebatayist olduğu sonucuna varıyor.  İçlerinde eski bakanlar, valiler ve milletvekillerinin de bulunduğu bir grubun 14 Haziran 1946 da İzmir'de Atatürk'e öldürmek için düzenlenen suikast girişimi sonrasındaki yargılama dosyalarını açıyor. Milli mücadele de önemli işler başarmış bir grubun idamla yargılanması hatta bir kısmının idam edilmesi aslında vicdanlarda büyük yaralar açılmasına sebep oluyor. Ama biz asmazsak onlar bizi asarlar düşüncesi çok sert kararlar alınmasına neden oluyor. Aynı düşünceyi yıllar sonra Adnan Menderes yargılamalarında da görüyoruz. Aynı mecliste bulunan hatta aynı hükümette zaman zaman birbirlerinin yardımcısı olarak görev yapan adamlar zamanı geldiğinde arkadaşlarının kalemlerini kırıyorlar. Bu arada yargılama dosyalarında ortaya saçılan evraklarda, Adnan Menderes'in Başbakanlığı döneminde örtülü ödenekten Necip Fazıl Kısakürek'e bir çok ödeme göndermesini de şaşkınlıkla karşıladım.

Son söz olarak, kitapta yazılanlar ne kadar doğru ya da aile bağlarından bu kadar sert bir üslupla Beyaz Türkler Listesi oluşturmak ne kadar mantıklıdır bilemiyorum. Bu nedenle kitabı hakkında yazılan ve çok ağır eleştiri içeren yorumlarla birlikte değerlendirmek lazım. Takdir sizin.

Not: Konunun meraklıları için Fatma Müge Göçek'in aile bağlarının gücünü ve yeni oluşan burjuvazimizi anlatan Burjuvazinin Yükselişi İmparatorluğun Çöküşü kitabını da tavsiye ederim.   

Bizim jenerasyondan Soner Yalçın adını duymayan yoktur sanırım. Kurtlar Vadisi gibi döneminin yer altı dünyasına ışık tutan ve uzun yıllar d...