Leyla aslında Osmanlı paşası torunudur. Annesi savaş yıllarında işgalci bir İngiliz subayına aşık olur ve bu yasak aşktan hamile kalır. Hamileliği sırasında İngiliz subay düştüğü pusuda öldürülür. Sevdiğini kaybeden Leyla'nın annesi kendi canına kıymak ister ama karnındaki çocuğu düşünerek vazgeçer. Leyla'yı dünyaya getirdikten sonra da hayata veda eder.
Leyla her ne kadar paşa torunu olsa da yasak aşkın gayri meşru çocuğudur. Bu nedenle aile yadigarı köşkün bahçesindeki küçük evde yaşamaya mahkum olur. Köşk el değiştirse de kimse bahçedeki küçük evin sahibine dokunmaz. Ta ki sonradan görme zenginler köşkü satın alana kadar. Ömrünü uşaklık yaparak geçiren Ali Yekta beyin oğlu Ömer köşkü satın almış, bağlantılarını kullanarak Leyla için akıl sağlığı yerinde değildir raporu alarak onu kapı dışarı atmıştır. Mahallenin gençlerinden olan ve tam zamanlı gazeteci olmaya çalışan Yusuf olayı duyar duymaz haberleştirmek için gelir. Bir zamanlar hayranlıkla izlediği kadın sokakta kalmıştır. Onu yanına alarak fakirhanesine götürür. Ancak Yusuf'un beraber yaşadığı Almancı kızı Rukiye bu duruma çok sinirlenir.
Ali Yekta bey ise artık bambaşka bir hayata atılacağı beklentisindedir. Ömrünü uşak olarak geçirse de hayat ona gülmüştür. Oğlu Ömer'e uzun uzun evdeki hizmetçilere nasıl davranması gerektiğini ve nasıl asil olunabileceğini anlatır. Ancak bilmediği bir şey vardır. Gelini Ali Yekta beyi köşkte istememektedir.
Almancı kızı Rukiye de kimlik bunalımındadır. Sahne adı olarak Roxy' i kullanarak İstanbul barlarında sahne alan grubun solistliğini yapmaktadır. Yusuf ile beraber yaşamaktadır ve maddi olarak zordadır. Leyla'nın da o eve gelmesiyle durum iyice zorlaşacaktır. Ancak hamile kalmasıyla her şey bir anda değişir.
Blog Sözlük Kitap Okuma Grubunun 18. kitabı ve benim de okuduğum ilk Zülfü Livaneli kitabı. Bu nedenle yazarın tarzı böyle midir bilemiyorum. Ama hikayede olay örgüsü fazlasıyla arka planda. Karakterler ise dosta dert yanar gibi yanıbaşınızda. Bütün karakterlerle rahatlıkla empati kurabiliyorsunuz. Asaletle basitlik, vakur duruşla sonradan görmelik ancak bu kadar güzel karşılaştırılabilirdi.
Severek okuyacağınız kitaplardan.
Keyifli okumalar...
Zülfü Livaneli'nin dilini seviyorum ben. Ama bu kitabını okumadım. Notumu alayım. Huzursuzluk ve Kardeşimin hikayesi kitaplarını beğenmiştim. Tavsiye ederim.
YanıtlaSilTavsiyen için teşekkür ederim
Silherhalde okumadığım ya da elimde bulunmayan ender Livaneli kitaplarından biri bu :D Neyse dikkatimi çekti , bir el atarım derdim ama elimde zirilyon tane okunmayı bekleyen kitap var ve zaman yok :(
YanıtlaSil😁 işin çok zor desene
Sil"Asaletle basitlik, vakur duruşla sonradan görmelik ancak bu kadar güzel karşılaştırılabilirdi.."
YanıtlaSilNe güzel yorumlamışsınız. Okumadığım bir kitaptı. Tavsiye için teşekkür ederim..
Güzel yorumunuz için ben teşekkür ederim
Silhaftasonu birkaç kişiye Zülfü Livaneli kitaplarından bahsettim, evren işte dün otobüste yanımdaki kız Huzursuzluk okuyordu, bugün siz bahsetmişsiniz:)bu kitabı henüz okumadım; ama Son Ada çok iyiydi, ayrıca gezi parkına olan benzerliği!
YanıtlaSil😁 ne güzel tesadüf olmuş. Son adayı da not alayım ben
SilBenim bu kitapla tanışma hikayem biraz farklı. 1000 kitap adlı sitede, 3 senedir Türkçe öğrenen leh arkadaşa tavsiye edebileceğim kitap var mı diye sorduğumda, bana bu kitabı önerdiler. Ona kitabı vermeden önce ben okudum. Sonra okuyabileceğine kanaat getirip kitabı ona verdim. Kitabı kısa sürede bitirip, sıkıntı çekmeden okuduğu söyledi. O sırada da kitap grubu için kitap arayışındaydım ve sözlük okuma etkinliğine dahil ettim. Siz de okuyup yorumlamışsınız ne güzel. Elinize sağlık.
YanıtlaSilDil öğrenen biri için neden bu kitabı önermişler ki 🤔 Muhtemelen düzgün cümle yapısı olduğu içindir ama hikayesi karışık gelebilirdi. Neyse ki sonuç guzel olmuş ☺
SilEtkinliği severek takip ediyoruz, aynen devam edin...
Livaneli'den tek okuduğum kitap, beğenmiştim ben de, hatta sonrasında tiyatrosunu izlemiştim :))
YanıtlaSilNe güzel yapmışsınız 😊
Sil