Burjuvazinin Yükselişi İmparatorluğun Çöküşü


Michigan Üniversitesinde Araştırma Görevlisi olarak görev yapan Fatma Müge GÖÇEK'in Osmanlı arşivini taraması ve konu hakkında bilgi sahibi bir çok kişinin yardımıyla ortaya çıkardığı araştırmanın ürünüdür Burjuvazinin Yükselişi İmparatorluğun Çöküşü. Kitap 1999 yılında yayımlanmıştır. Çok fazla dip not ve atıf içermesiyle araştırma tezi gibi dursa da akıcı dili ve çıkarımlarıyla meraklılarını kendine bağlayan bir eser. Yazar sanki o dönemde hayattaymış edasıyla konuşan tarihçilerden çok o dönemin kaynaklarını yorumladığını gizlemeyen bir anlatımla okuyucuya ulaşıyor. Bu nedenle yazarın tarafsızlığı konusunda şüpheye düşmediğimiz gibi konuya odaklanmamız da çok daha kolay oluyor.  

Bu araştırmaya göre, Osmanlı Devleti Kapı Halkı sistemiyle yönetiliyor. Sarayda bulunan ve özel eğitilen kapı halkları, padişahın adına devletin işleyişiyle ilgili görevleri üstleniyorlar. Vergi toplamak, savaş giderleri vs. kapı halkının elinden geçiyor. Ancak zamanla imparatorluk büyüyünce sadece padişaha has olan kapı halkı sistemi diğer yüksek dereceli devlet görevlilerine de sirayet ediyor. Böylece önce padişaha doğrudan bağlı olan kapı halkları yayılarak kendi devlet adamlarının emrinde çalışmaya başlıyor ve Osmanlıda ilk burjuvazinin temelini oluşturuyor. Normal halk evlilik bağı dışında bu sınıfa dahil olamıyor. Şeyhülislamlar bile burjuvazi sınıfında ağırlığını koruyabilmek için durumunu evlilik bağlarıyla güçlendiriyor. Dolayısıyla herkes eşini dostunu devlet kademesinde bir yere getirmeye çalışıyor. Oluşan burjuvazi sınıf zamanla padişahın kararlarını bile etkileyecek kadar güçleniyor.

İmparatorluğun güçlü olduğu zamanlarda bu sınıfın zararları fark edilmiyor. Ama uzun süren savaşlar, imparatorluğun özellikle savaş teknolojisini takip edememesi ve liyakatsiz yöneticiler nedeniyle devlet güç kaybedince burjuvazinin zararları fark edilmeye başlanıyor. Burjuvazinin etkisinden kurtulmak isteyen padişah batı tarzı eğitim sistemini ülkeye getirmeye karar veriyor. Önce yurt dışına öğrenci gönderiyor. Sonra da imparatorlukta batı tarzı eğitim veren okullar açıyor. Ancak batı tarzı eğitimin doğasıyla padişahlık sistemi uyuşmuyor. Tüm engellemelere rağmen bu öğrenciler padişah karşıtı görüşlerle yetişiyor. Bunu fark eden padişah da mezun olan öğrencileri devletin uç noktalarında görevlendirerek sürgün ediyor. Sürgün ise merkezden uzak ve yetkili memurların daha iyi organize olmasını sağlıyor ve yeni bir burjuvazi sınıf doğuyor. Aynı okuldan mezun, aynı duyguları paylaşan ve aynı hedef uğruna çalışan öğrenciler de birbirlerini kollayarak güç kazanmaya başlıyor. Aile bağlarıyla oluşan burjuvazinin yerini aynı okul mezunları burjuvazisi almaya başlıyor.

Devletin iyice güç kaybetmesi ve batı ile olan ticari ilişkiler de farklı bir burjuvazi sınıfı oluşturuyor. Batı ile ticarette din, dil ve ırk bakımından Osmanlı tebaasına göre avantajlı olan azınlıklarda bir anda servet biriktirmeye başlıyor ve ekonomik güç olma yolunda ilerliyor. Bir süre sonra da devlete faizle borç verecek kadar güçleniyor.

Padişah son bir hamleyle İslam birliği idealiyle imparatorluğu kurtarmaya çalışıyor. Ancak doğuda Arapların, batıda Arnavutların ayrılmasıyla bu görüş taraftar bulamıyor. Bunun yerine eğitimli burjuvazinin Türk Milliyetçiliği fikri hızla taraftar buluyor.  Göçe zorlanan Ermeniler ve Rumların mübadele ile değişmesi bu fikri daha da güçlendiriyor. Mustafa Kemal'in önderliğindeki bu akım Kürt milliyetçiliğini ve İslam birliği savunucularını sistemin dışına iterek milliyetçilik temelinde yeni bir Türk ulus devleti kuruyor.

Eserde siyasi görüşünüze göre içinize sinmeyen yerler olabilir. Ama dipnotlarla ve kaynakçalarla beraber 365 sayfayı bulan bu araştırma bir çok konuyu daha iyi anlamama neden oldu. Konu ilginizi çekiyorsa sizi de etkileyecektir.

Sözü özü; liyakat sistemini öldürürsen devlet çöker.

Selametle kalın
Abdullah ÖZER
Abdullah ÖZER

Okumayı ve izlemeyi sever, yazmanın ise insana inanılmaz bir derinlik kattığına inanır. Çay vazgeçilmezidir. 90 ların müzikleriyle mest olur hatta kendinden geçer.

6 yorum:

  1. Tarh hep ilgimi çekmiştir. Değerlendireceğim bunu. Emeğinize sağlık...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben sıkılmadan okudum. Umarim sen de okuma fırsatı bulursun. Teşekkür ederim

      Sil
  2. Osmanlıda batılılaşmayı konu alan bir çok esere rastlıyoruz.O dönemde yürek yangını haline alan bu durum günümüzde hiç yok....Evet biz yüzümüzü batıya döndük ama;
    Öyle durumlar yaşıyoruz ki bazen ne varsa kendi kültürümüzde var...Keşke kültürümüz hiç bozulmasa dediğimiz anları da çokça yaşıyoruz...
    Liyakata gelince liyakatı bozulmuş her devlet mutlaka çökmüş....Günümüzde ise içinde yaşadığımız şu güzel ülkede liyakat ta elden gider oldu...
    Trt müdüründen vali yaptık...Ziaraat fakülte mezunlarından öğretmen...Kurumlarda torpilli müdürler-amirler daha neler neler....
    Dolayısı ile bu tarz eserleri çok severek okuyorum.Bir nebze ayna gibi bu eserler..Baktıkça kendimizi görüyorum...
    Eser tanıtımı ve inceleme için editöre çok teşekkür ederiz.

    YanıtlaSil
  3. Kitap aklıma bulunsun, arada böyle inceleme okumayı seviyorum :))

    YanıtlaSil