İlan Edilmiş Ölümün Kronolojisi; Kırmızı Pazartesi


Nereden başlayacağımı bilemiyorum. Ancak şunu biliyorum; yazar Gabriel Garcia Marquez'in  çocukluğunu geçirdiği kasabadaki namus cinayetini anlattığı ve dilimize Kırmızı Pazartesi olarak çevrilen kitabı tam bizlik. 

Kitabı elimize aldığımızda herkesin birbirini tanıdığı kasabalardan birinde buluyoruz kendimizi. Bir düğünün ortasındayız. Kasabaya sonradan gelen Bayardo San Román ile Angela Vicario'nun düğünü. Sıradan bir köy düğününden sonra yeni olayların yaşanacağını, düğünden hemen sonra Angela'nın bakire olmaması nedeniyle baba evine gönderilmesiyle öğreniyoruz. Eyvah ki ne eyvah... Örf, adet, gelenek ve göreneklerin senaryosunu yazdığı ve daha önce defalarca oynanan oyunun şimdi yeni oyuncular tarafından tekrarlanmak üzere olmasına ürperiyoruz. Bu kez başrollerde Angela'nın erkek kardeşleri Pablo ve Pedro Vicario var. Angela'ya baskı yaparak onun ağzından  Santiago Nasar ismini  de aldılar. Ama olayın aslını astarını araştırma gereği bile duymadılar.

Santiago Nasar, onu öldürecekleri gün, piskoposun geleceği gemiyi karşılamak için sabah saat 05.30'da kalkmıştı

Okuyucu olayı aradan geçen 23 yılın ardından, Santiağo Nasar'ın gazeteci arkadaşının kasabaya gelerek olayı araştırmasıyla öğrenir. Kasabadaki bir çok kişiyle röportaj yapılır. Olayın ilginç tarafı o günü herkesin farklı anlatmasıdır. Birileri hava güneşliydi derken bazıları yağmurlu olduğunu iddia eder. Ama ayrıntılardaki fark ne olursa olsun asıl sinir bozucu şeyin herkesin bu cinayetin işleneceğini önceden bildiği halde kılını bile kıpırdatmamasıdır. Bir anda hikayenin içine girip neden bir şeyler yapmadınız, bu vahşeti neden durdurmadınız diyesiniz gelir. 

Gabriel García Márquez'in en iyi kitabı olarak tanımladığı eseri yaklaşık 112 sayfa. Yazım dilinin yanında röportaj tekniğiyle yazılması ve gerçeklik barındırması eseri çok daha etkileyici kılıyor. Sevim'in tavsiyesiyle okuduğum kitap benim de tavsiye ettiklerim arasındadır, bilginiz olsun.

Sevgiyle kalın...
Abdullah ÖZER
Abdullah ÖZER

Okumayı ve izlemeyi sever, yazmanın ise insana inanılmaz bir derinlik kattığına inanır. Çay vazgeçilmezidir. 90 ların müzikleriyle mest olur hatta kendinden geçer.

17 yorum:

  1. Kırmızı Pazartesi okurken değil de, okuduktan sonra zihnimde devam eden etkisi ve benzer olayların ne kadar da çok yaşandığını görmemle birlikte daha çok beğendiğim bir kitap oldu benim için.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kitabın güzelliği de belki buradadır. Gözümüzun önundeki bitmek bilmeyen namus cinayeti gerçeğini bize göstermesidir..

      Sil
  2. Ah Gabriel ah diyorum. Seneler önce okumuştum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ah Gabriel dedin ya. Gabriel aslında Cebrail anlamına geliyormuş, bunu da yeni öğrendim

      Sil
  3. Gerçekten de bizim kültürümüzle çakışmaktadır. Güzel bir tanıtım olmuş çok teşekkürler.

    YanıtlaSil
  4. Bu kitapla başım dertte. kaç kere başladım da yarım kaldı. Oysaki sevmem yarım bırakmayı . İnatla okuyacağım bir gün

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :))) her kitabın zamanı olduğuna inanırım. Belki sizin için zamanı değildir

      Sil
    2. Ben de aynı fikirdeyim 😉

      Sil
  5. Ayy aklıma her geldikçe urperiyorum... Beğenmene çok sevindim

    YanıtlaSil
  6. Okumadigim bir kitap.Ama paylasiminizdan sonra not aldım..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnce bir kitap olduğu için hem kolay okur hem de çok seversin bence

      Sil
  7. Filmini de kitabini da sevmistim ben 😊

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Filmini izleseydim çok sinirlenirdim herhalde...

      Sil