Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat - Şemseddin Sami



Klasik Türk Edebiyatını sever misiniz? 

Benim için bu sorunun cevabı kocaman bir boşluktan ibaret. Okuma listemi oluştururken ya da spontane bir şekilde kitap almaya karar verdiğimde ne edebiyatı olduğundan çok konusuna ve okurlar tarafından tavsiye edilip edilmediğine dikkat ediyorum. Yukarıdaki soruyla karşılaştığımda "bilmem, olabilir" cevabını vermiştim. Ama karşımdaki kişi "Araba Sevdası, Felatun Bey ile Rakım Efendi ve Talat ile Fitnat' ın Aşkı" romanlarımı okumam konusunda öyle heyecanlıydı ki... Tamam panik yapma, okuyacağım dedim ve okudum.

Araba Sevdası ve Felatun Bey ile Rakım Efendi romanları hakkındaki fikirlerimi daha önce yazmıştım. Sıra geldi Talat ile Fitnat'ın aşkına...

Tam bir aşk romanı. Osmanlının son dönemlerinde İstanbul' da yaşanıyor. Talat genç, terbiyeli bir delikanlıdır ve bir devlet dairesinde memurdur. Fitnat ise gerçek babasını hiç tanımamış, annesini ise küçük yaşta kaybetmiş ve tütüncülük yapan hacıbaba lakaplı babalığının yanında yaşamaktadır. Hacıbaba ise tutucu bir adamdır ve Fitnat' ın evden dışarı çıkmasına izin vermemektedir. Bir gün Talat, hacıbabanın dükkanından tütün alırken yukarı katın penceresinden Fitnat'ı görür ve oracıkta çarpılır. Aynı çarpılmayı Fitnatta yaşamaktadır. Bir zaman sonra Talat evden dışarı çıkamayan Fitnat' ın yanına kadın kılığında, Ragibe hanım olarak gelmeye başlar. Ona okuma yazma öğretirken kendisi de dikiş nakış öğrenmeye başlar. Tabi ki bir süre sonra gerçek ortaya çıkar ve birbirlerine kavuşamamaları durumunda kendilerini öldüreceklerine dair iki nüsha yazı yazarlar. Sonrasında yaşanan bir sürü aksilik ve dayanılmaz acı bir son...

Aslında internette romanın tüm içeriğiyle ilgili bilgiler rahatlıkla bulunabilmesine rağmen ben daha fazla spoiler vermek istemiyorum. Hani okumaya karar verirseniz tüm heyecanınız yok olmasın diye. Ha bu arada okuyacaksanız, bence önsözü de roman bittikten sonra okuyun. 

Yazar hakkında da bir kaç kelam etmeliyim. Şemsettin Sami bu romanı yazdığında yirmi iki yaşındaymış. Olacak şey değil. Bu kadar genç yaşta, roman okuyucusunun duygularını paylaşıyor. Yaşanan olaylar karşısında kızan okuyucuyla birlikte o da roman karakterine kızıyor ya da bizimle beraber üzülüyor.

Ve yazarın anlatmak istediği bir şeyler var aslında; kız çocuklarını okutun ve sevenleri ayırmayın...

Sevgiyle kalın...

Abdullah ÖZER
Abdullah ÖZER

Okumayı ve izlemeyi sever, yazmanın ise insana inanılmaz bir derinlik kattığına inanır. Çay vazgeçilmezidir. 90 ların müzikleriyle mest olur hatta kendinden geçer.

11 yorum:

  1. Çok severek okumuştum.Google plusta paylaşmak istedim yine fotonuz çıktı :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında orada sağ-sol yönünde ok tuşları var o resmi değiştiriyor ama siz resmimi de paylaşabilirsiniz. :D

      Sil
  2. Talat'ın yaptığını yapar mıydın? Sevdiğin için kadın kılığına girer miydin?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Talat'ın zamanında kadın olmak kolay, kara çarşafı giyince iş bitiyor. Ama şimdi peruğu var, makyajı var, kıyafeti var. Yapsam bile inanacak kişinin kör ve sağır olması gerekir. Ama soru sevgilin için elinden gelen herşeyi yaparmıydın şeklinde anlaşılacaksa YAPARDIM

      Sil
    2. Şaşırdım ;)

      Sil
    3. Beklemiyordum... Bu devirde aşk diye bişey yok ki... Körü körüne bişeyler yapan hiç yok ...

      Sil
  3. Cebren ve hile ile okumak zorunda bırakıldığım bir roman daha :) Gayet güzel değerlendirmişsin eseri, kalemine sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şimdi daha iyi anlıyorum. Zorla ödev yaptırmak yerine sevdirmek daha önemliymiş 😊

      Demekki bu kitapları okudugun için şimdi kalemin bu kadar kuvvetli. Hımmm

      Sil
    2. Nankörlük etmeyeyim her kitabın faydası var tabii ki :) Yani insana kendini yazarak ifade edebilme özelliği kazandırdıkları kesin. Teşekkür ederim.

      Sil
    3. Edebiyatçı olarak yok mu senin tavsiye edeceğin kitap? Edebi olması şart değil, seni etkileyen herhangi bir kitapta olabilir :)

      Sil