Koca Yürekli Adam, Kız Rıza


Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde develer tellal iken, pireler berber iken Anadolu'nun küçük bir şehrinde Rıza isminde bir güvenlik görevlisi yaşarmış. Bizim Rıza 35 yaşlarında, 1.75 boylarında, 80 kilo civarında, buğday tenli, kibar mı kibar bir erkek güzeliymiş. Onu görenler Allah'ın onu cennetinden çıkarıp, üstüne giydirdiği güvenlik görevlisi kıyafetiyle Anadolu' nun bu küçük şehrinde görevlendirildiğine inanırlarmış ama belli de etmezlermiş. Rıza ise o küçük şehirde yaşamak istemez ille de büyük şehre gitmek istermiş. Aslında Rıza' lık bir sorun yokmuş ama Allah ona öyle bir kadın vermiş ki, "ben ailemin bulunduğu şehirden başka yerde yaşamam, ne yaparsan yap buraya gel" der de başka bir şey demezmiş. Rıza durumu o zamanın devletine de çıtlatmış ama devlet kaşlarını yukarı kaldırmış "cık" demiş. O devlet ki bir kere "cık" dedi mi bir daha "hee, olur" demezmiş. Rıza araya ayılar, dayılar, amcalar, halalar, teyzeler koysa da yine de işini oldurup o büyük şehre gidememiş. Mecbur bekar iki arkadaşının yanında bir eve yerleşmiş. 

Rıza' nın çözmesi gereken bir sorun daha varmış. Evvel zamandan daha evvel zamanda, bizim Rıza arkadaşıyla birlikte herkesin peşinde koştuğu bir hırsızı yakalamış, atmış arabaya.  Yolda giderken el telsizinden "hırsız beyi yakaladık merkeze götürüyoruz" demiş. Cümlede geçen "hırsız BEY" telsizden duyulur duyulmaz insanlar, araçlar, dünya, gezegenler hatta zaman bile donmuş. Bir süre sonra ilk baharda çiçeklerin tomurcuklanması gibi her şey tekrar canlanmaya başlayınca o yörenin en en en büyük emiri "onu çağırın gelsin" diye ferman buyurmuş. Apar topar çıkarmışlar emirin karşısına Rıza' yı. Herkes bir ton azar beklerken, emir karşısında gördüğü erkek güzelini üzmeye kıyamamış, sadece "sen git evladım" diyebilmiş. Ama Rıza' nın çevresi fesat, yapıştırmışlar hemen Kız Rıza lakabını. 

Bizim Kız Rıza dertliymiş. Büyük şehirdeki kadın hem çalışmıyormuş hem de üç öğün para yemeye başlamış. Çalışmaması sorun değil de çok para harcamasına çözüm bulmalıymış, yoksa ocağına incir ağacı dikilmek üzereymiş. Kadının yanına gitmiş ama hiç bir şey söylemeden geri gelmiş. Kadın "Param bitti Rıza n'olur para gönder" dediğinde, "benim dolaptaki ceketimin cebinde unuttuğum para olacaktı onu al" demiş. Ama o para çok azmış, kadının dişinin kovuğuna yetmezmiş. Daha gün geçmeden Rıza ben açım demeye başlarmış kadın. Rıza her seferinde, yok ayakkabımın içinde, yok saksının altında, yok dolabın altında diyerek gittiğinde sakladığı paraların yerini söylermiş. Rıza belki kadın akıllanır diye öyle yapmış ama ne mümkün. Kadında az değilmiş hani. Bir gün Rıza'ya "Rıza ben güne girdim, ilk parayı da ben aldım, gün paramı sen ödersin artık" demiş. Rıza belki de o büyük şehre gidebilse sorun çözülecekmiş ama artık ip kopmuş.

Bir akşam bizim Kız Rıza kendinden beklenmeyeni yapıp "kız" lıktan kurtulmaya karar vermiş. Bir gece yarısı ev arkadaşı Ali' nin yanında "ah bir fahişe olsa da ona gitsem, ama bu saatte nerdee" demiş. Rıza, Ali' den "vay koçum benim, dertlerinden kurtulup normale döndün, aslan kardeşim ama bu saatte bulamayız" demesini beklemiş. Ama Ali tilki gibi kurnaz, kurt gibi tuttuğunu koparan biriymiş. Rıza'yı ben normale döndürdüm, tekrar erkek yaptım deme fırsatını kaçırmak istememiş. Almış Rıza' yı arabasına önceden tanıdığı bir fahişeyle buluşturup ıssız bir yere götürmüş. Kız Rıza' yı dert basmış. İçtiği iki bardak suyu hijyenik olsun diye farklı bardaklardan içen, bir kullandığı bardağı bir daha kullanmayan Rıza nasıl olur da herkesin kullandığı.. Tövbe tövbee... Arabada kadınla yalnız kalan Rıza, kadına "ben senin paranı fazlasıyla vereyim ama hiç bir şey yapmayalım. Yalnız arabanın arkasında zıplayalım da arkadaşım bizi bir şey yapıyor sansın" demiş. Ama kadın olur mu öyle şey demiş, çıkmış arabadan...

Bu işi de çözemeyen temiz kalpli Rıza, o kadından boşandıktan sonra dünya güzeli bir kızla görülmüş o küçük şehirde. Artık kız mı onu ayarladı yoksa o mu kızı ayarladı bilinmez. Küçük şehirde,  karınca kararınca yaşayacakları mutlu bir yuva kurmaya karar vermişler. Vermişler vermesine ama o sırada boşandığından habersiz devlette haber göndermiş Rıza' ya. "Ahh Rıza, biz sana ne kötülük etmişiz, var git büyük şehrine sorunlarını çöz, evliliğini kurtar" demiş, göndermiş onu büyük şehre...
Abdullah ÖZER
Abdullah ÖZER

Okumayı ve izlemeyi sever, yazmanın ise insana inanılmaz bir derinlik kattığına inanır. Çay vazgeçilmezidir. 90 ların müzikleriyle mest olur hatta kendinden geçer.

22 yorum:

  1. Farklı bir öykü :) Teşekkürler :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben teşekkür ederim okuyup yorumladığınız için.

      Sil
  2. Sonuna kadar okudum valla :) Daha varsa böyle, bizimle paylaşmalısın mutlaka :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Cesaret verdiğin için teşekkür ederim Ayşegül :)

      Sil
  3. değişikmiş; ama ayrıntısını merak ettm

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :)) çok fazla da ayrıntıya girmesek iyi olur ama neyi merak ettin mesela?

      Sil
  4. Senin yorumunu yayınlayamadan ben geleyim bir iki yazayım sonra kaçayım dedim :) Böylede fena bir insanım Sayın özer farklı ilginç bir masal olmuş elleriniz dert görmesin efendim :) devam niteliğinde olanları bekliyoruz :)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mayıs beni nerelere yönlendirdin böyle... umarım devamı gelir :)

      Sil
  5. Sayın Özer yaşam Koçu arkadaşına yardım eder :) Destekler yenilik iyidir Devam.....

    YanıtlaSil
  6. Masallar biraz da günümüze yakın olsunlar değil mi? :D Farklı bir masal olmuş :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet öyle olmalı bence de :))
      Teşekkür ederim

      Sil
  7. Abdullah bey blogsözlük davetiye kodunu sizden temin edebilir miyim acaba e posta : yenibirpost@gmail.com

    YanıtlaSil
  8. Trajikomik bir hikaye. Ülkemizde kaynagi bol.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısın. Ülkemizde komedi üretmeye gerek yok, yaşananların kendisi komedi zaten :)

      Sil
  9. Çok hızlı bir hikaye olmuş, hele de sonu 😊

    YanıtlaSil
  10. Çok özür dilerim, dikkati nazarımı celbetmemiş 😃😁

    YanıtlaSil
  11. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorumunuzu tam olarak okuyamadım ama
      "okunmaya değer bir şey sanmıştım ama öyle değilmiş:(((
      alay etmek için mi yazmışsınız anlam veremedim... "
      yazmışsınız sanırım.

      Evet bu yazı okuruna yeni bir şeyler öğretmiyor. Yazarı da eğlenmek için yazdı ama kesinlikle kimseyle alay etmek gibi bir niyeti yoktu.

      Sonuç olarak hakaret içermeyen tüm yorumlara açığım. Keşke silmeseydiniz :)

      Sil