Okumanın Tam Zamanıydı (!) - Kıyamet Kitabı

Dünyanın koronavirüs salgını ile mücadelesi halen devam ediyor. Hala insan ölümlerini istatistiki veri olarak takip ediyoruz. Bunun yanında dünyanın kendisini toparladığı, neredeyse her yerde hava kirliliğinin azaldığı, hayvanların neşeyle oynaştıkları videoları dolaşıyor. Bense salgını hem gerçek hayatımda hem de hayal dünyamda daha iyi yaşamak istediğimden olsa gerek, salgının daha başlarında sosyal medyada kehanet kitaplarından biri olarak paylaşılan Kıyamet Kitabı'na attım kendimi. Merakla okudum. İçim burkuldu, yüreğim şişti, dayanamayacak noktaya geldim ama inat ettim okudum. 

Tam bir bilim kurgu... Zamanda yolculuğun keşfedildiği bilinmeyen gelecek zamandaki bir üniversitenin tarih bölümünde buluyoruz kendimizi. Zamanda yolculuğu yöneten birim araştırmacılarından birini Kara Veba'nın insanlığın canına okuduğu 1320 lere göndermeye çalışıyor. Zamanlama hatasıyla araştırmacı vebanın tam ortasına düşüyor. Bu sırada gelecek zamanda da bir salgın başlıyor. 590 sayfalık kitap boyunca hem orta çağdaki salgın hem de gelecek zamandaki salgın karşısındaki çaresizliğimizi kanıksatıyor. Her iki zamandaki insan mücadelesinin yanında akademisyenin vücuduna yerleştirilen ses kaydına düştüğü notlar hikayeyi tarihi bir olay anlatısına dönüştürmüş ve ayrı bir renk katmış.

Eser yabana atılacak türden değil. 1992 de yayınlanmış ve en iyi bilim kurgulardan olarak gösterilmiş ki bence de öyle. Anlatım ve ince ayrıntılarıyla çok iyi kurgulanmış. Sanki gelecek bundan farklı olamazmış gibi geliyor okudukça.  Haliyle bu başarısını da Hugo, Nebula ve Locus ödülleriyle taçlandırmış. 

Çok zamansız okudum. Salgından önce okumuş olsaydım etkisinden başım dönerdi.