Yürümenin Felsefesi - Frédérick Gros



Bildiğiniz yürümekten bahsediyoruz. Mecazi anlam filan yok. Hani şu bir ayağınızı diğerinin önüne atıp durduğumuz, bunu yaparken de nasıl yapılacağına bile kafa yormadığımız eylem. 

Yürümenin de felsefesi mi olurmuş demeyin. Yazar 192 sayfalık anlatımla, yürümeyi sağından solundan, önünden arkasından, felsefesinden sosyolojisinden yani aklınıza gelebilecek her yönden irdelemiş ve tane tane anlatmış.

Her şeyden önce yalnız yürümeliymişiz. Hızımızı kendimiz belirlemeli, bir yerlere yetişme kaygısı olmadan attığımız her adımı yaşamalıymışız. İşte o zaman vücut kendi dengesini bulup daha verimli çalışmaya başlıyormuş. Vücudun rahatlamasıyla beyin bile daha iyi düşünür hale geliyormuş. Hatta düşünme eylemi oturarak olmazmış, o derece...

Birde günümüzün modern yürüyüşçüleri "trekking"çiler var. Yazar ellerinde kayakçı çubuğu gibi çubuklar bulunan bu güruha da karşı. Olayı doğallıktan çıkardığı ve kapitalist sisteme hizmet ettiğini düşünüyor. Ayrıca gruplar halinde yürümenin insanın özüne ulaşmasına engel olacağı görüşünde.

Bunun dışında haç yolculukları, seyahat için yürümek, ceza için yürütülmek, kafayı toplamak için gezinmek gibi ayrıntılara boğduğu birçok konuyu yine tüm yönleriyle aktarıyor. Tamam kardeşim gezinmek güzel şey ama bir yere ulaşmak için yürümek zorundaysanız eziyete dönüşüyor endişesi taşıdığınız bir sayfadan sonra aklımızı okurcasına cevabını veriyor. Merak etme o konuyu bende düşündüm, ayrıca olaya birde farklı bir yönden bak tavrıyla abandone olmanızı sağlıyor.

Daha sonra Nietzsche, Rousseau, Thoreau, Rimbaud, Kant ve Gandi gibi isimler için yürümenin önemini, eserlerine, mücadelelerine etkisini ve arınma süreçlerini okuyoruz.

Kitap bana Bir Tutam Karınca'nın tavsiyesi. Kendisini takip edenler bilir. Her gün kilometrelerce koşu sonrası spor salonunda çalışma ve son olarak da dinlenmek için bisiklet kullanır. Sanırım bana kalk biraz hareket et demek istemiş. Haklı...

Sonuç olarak bazı bölümler hariç kendini okutan bir kitap. Yürümenin nesi anlatılabilir ki diye düşünenlerdenseniz bir göz atın. Faydaları anlatmakla bitmiyormuş...

Keyifli okumalar...
Abdullah ÖZER
Abdullah ÖZER

Okumayı ve izlemeyi sever, yazmanın ise insana inanılmaz bir derinlik kattığına inanır. Çay vazgeçilmezidir. 90 ların müzikleriyle mest olur hatta kendinden geçer.

18 yorum:

  1. Yanıtlar
    1. Çok yürüyünce de bacakları ağrıyor insanın. Fazla gaza gelmeyin bence :)

      Sil
  2. :) Güzel yorum teşekkürler

    YanıtlaSil
  3. Tam yürüyüşten gelmişken üzerine bu yazı iyi denk geldi. :)
    Okumak keyifli olabilir, not ettim. Teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Okursan yazarla aynı fikirde olup olmadığını paylaşırsın artık :)

      Sil
    2. Kesin paylaşırım okursam, hoş dünkü yürüyüşten midir nedir tüm gündür hasta yatıyorum yürüyüş felsefesi okumadan bünyeme ağır geldi. :)

      Sil
  4. Yazdıklarını okuduktan sonra inanılmaz merak ettim :)) Bu kitabı görmüş ama emin olamamıştım. Okumalıyım sanırım :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yürümeyi sevip sevmediğine bağlı. Gaza gelme sonra :))

      Sil
  5. Yürümek büyük adaplı bir iştir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne demek istediğinizi anlayamadım ama siz öyle diyorsanız öyle olsun 🤔

      Sil
  6. Yürümeyi seviyorum, yürümek ciddi bir eylemdir. Hakkını vereceksiniz öncelikle. Gerçi biz ailece yürüyoruz akşamları, sohbet de oluyor, keyifli.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aileniz için ne güzel. Hem sağlık hem muhabbet hemde huzur. Hepsi bir arada. Adınıza sevindim

      Sil
  7. Yürümek vs bilgisayarda çalışılan işlerde eskimek :)
    Ben de beklerim bloga, sevgiler! :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Zaten hayat akıp gidiyor, önemli olan sağlıklı yaş alabilmek. Tüm mücadele bunun için değil mi :)

      Sil
  8. Yürümek gibisi var mi, benim hayatta vazgecilmezim 😊

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de yorgunken yürümeyi hiç sevmiyorum Derya :)

      Sil