Başkentimizin Turizm İncisi Beypazarı


Bir hafta sonu nereye kaçsak arayışı içindeyken bulduk Beypazarı'nı. Öyle çok gezi meraklısı bir adam da değilim aslında ama insan büyük şehrin karmaşasında nefes alamayacak duruma geldiğinde bir yerlere kaçmak istiyor. İşte benim gibi bu duruma düşen mangalcı tayfası dışındakilerin ve gezmekten zevk alanların uğrak yeriymiş bu ilçe. Sonuçta Ankara'ya bir saatlik mesafede. Her gün işe gidip gelmek gibi bişey... Osmanlı evleri, yemekleri ve çarşısıyla da meşhurmuş. Hadi bakalım buyrun. Beypazarı'nı önce benimle beraber yüzeysel gezin sonrasında ise işin üstadından okuyun...

İNÖZÜ VADİSİ

Beypazarı'na gelmeden hemen önce sağ tarafınızda kalıyor vadi. Üzerinde beypazarı maden suyu şişesi heykeli bulunan şadırvanın yanından sağa doğru döner dönmez başlıyor vadi. Öyle ıhlara vadisi gibi bir yer hayal etmeyin. Sağlı sollu yüksek tepeler ve uzaktan görülen mağaralar var. Ancak bu terk edilmiş görüntünün yanında doğal köy kahvaltısı yapabileceğiniz çay bahçesi görünümlü mekanlarla dolu. Tabi ki biz mevsimini tutturamamış olabiliriz. Çünkü nette gördüğüm o güzelim gezi yerlerini ve gezen insanları görmedim. Bu arada vadinin girişindeki şadırvandan doğal kaynak suyu akıyormuş. Millet damacanaları kapıp gelmiş...


ÇARŞI

İnözü Vadi'sinden çıkıp Beypazarı ilçe merkezine girdiğinizde artık -varsa- aracınızdan kurtulmaya bakın. Bundan sonrasını yaya olarak gezeceğiz. Çarşı merkezine girdiğinizde sizi havuç heykeli karşılıyor.  Bu heykelden kalabalığı takip ederek yukarıya doğru çıkıyoruz. Sağlı sollu hediyelik eşyaların, gümüşçülerin, doğal bitkisel ürünler satan dükkanların, havuç ve dut suyu satan tezgahların arasından geçerken Osmanlı evlerini de gözden kaçırmıyoruz. 





SULUHAN NASUHPAŞA HANI

Çarşıdan yukarı doğru çıkarken sol tarafınızda göreceksiniz. Kapıdan girdiğinizde sizi beklenmedik büyüklükte bir alan karşılayacak. duvar taşları ve duvarlardaki bölmelerin güzelliğine hayran kalırsanız sakın başınızı yukarı kaldırmayın. Burayı hangi gözü kör olasıca restore ettiyse kendine benzetmiş. E be adam, bu güzelim duvarların çatısına o dönemin ruhuna uymayan uyduruk yapıyla neden kapatırsın. Neden aslına uygun yapmazsın. Neyse ki bu alanın sol tarafında kalan geniş bahçe olanca güzelliğiyle duruyor. İçeride bir kaç tane cafe tarzı dükkan var ama üst katın neredeyse tamamı boştu. Bu arada Suluhan gezisi bedava...



 

TÜRK HAMAM MÜZESİ

Suluhan'dan çıktıktan sonra yukarıya doğru yolumuza devam ediyoruz. Az biraz yürüdükten sonra yine sol tarafımızda ülkemizin ilk hamam müzesiyle karşılaşıyoruz. 3 TL ücret ödedikten sonra (12 yaşından küçükler ücretsiz) içeriye giriyoruz. Yanımıza gelen abladan buranın ilk hamam müzesi olduğu, bazı günler erkeklerin bazı günlerse kadınların kullandığı, evlenecek kızların ilk buralarda gözden geçirildiği gibi kısa bir bilgilendirme aldıktan sonra içeriyi de geziyoruz. Zaten küçüçük bir yer olduğu için geziniz kısa sürede bitiyor.







YAŞAYAN MÜZE

Türk Hamam Müzesinden çıktıktan sonra hemen karşısındaki Sultan Alaaddin Caminin yanından sağ tarafa doğru dönüyoruz. Artık çarşı kalabalığının azaldığına bakmadan yolunuza devam ederseniz sol tarafınızda Yaşayan Müze'yi görürsünüz. Buraya girişte 8 TL ve 12 yaşından küçükler yine ücretsiz. Ancak buradan aldığınız bileti saklarsanız yaşayan köye indirimli girebiliyormuşsunuz. Her neyse. Müzeye girdikten sonra merdivenleri çıktığınızda konağın giriş kapısına geliyorsunuz. Hemen konağa girmeyin, burada güzel bir hikaye var. 


O zamanlar herkesin girebildiği konağın kapısına gelindiğinde, sağ tarafta dışarıdan açılabilen bir pencere bulunurmuş. Bu pencereyi açan muhtaç kimse içerideki ahşap dolaba boş kabını bırakır ve üç kez tıklatırmış. Pencerenin açıldığı mutfak kısmındaki ise o günün menüsünde ne varsa onu kaba koyar ve dolabı tekrar çevirirmiş. Böylece veren el alan elin kim olduğunu bilmezmiş. Ancak bazen evin kızı ile aşık delikanlı da bu yolla haberleşirlermiş. konak halkı bu durumu bilse de bir yere kadar göz yumarmış. Ancak gençler işi abartınca büyükler onları karşılarına alır "biz senin ne dolaplar çevirdiğini biliyoruz" derlermiş. Ben dinlerken çok etkilendim, umarım güzel aktarabilmişimdir.




Müzenin içerisinde ebru sanatı, hacivat karagöz ve kurşun döktürme gibi etkinlikler var ancak hepsi paralı. Yine de ekstra para ödemeden o dönemin yaşam tarzına dair bir çok şeyi görebiliyorsunuz.






Müzeden çıktıktan sonra Hıdırlık tepesine gidecektik ama tadilattaymış. Bu nedenle yaklaşık beş saat süren gezimizi sonlandırdık. Eğer yolunuz düşerse sıkılmadan gezebileceğiniz, özellikle beypazarı kurusunu yerinde tadabileceğiniz güzel bir gün geçirir, burada paylaşmadığım bir çok görseli yerinde görebilirsiniz.

Şimdi asıl gezi bilgilerini almanız için sizi işin erbabıyla baş başa bırakıyorum. Sevgiyle kalın...

Evliya Çelebi'nin Seyahatname'sinde anlattığı Beypazarı;

İlk kurucusunu bilmiyorum. Fakat ilk fatihi Kütahya beylerinden Germiyanoğlu Yakup Şah'ın veziri Dinar Hezar'dır. Onun için şehre "Germiyan Hezar" da derler. 


Haftada bir gün güzel süslü bir pazar kurulup, bütün kıymetli eşyalar bulunur. Halkının uğraşları tiftik keçisi olduğundan, pazarında sof çok satılır. Müşterisi vardır. Senede bin kantar sof ipliği satılır. Sofu olmaz fakat güzel mümeyyizi olur. Pazarına her hafta etraf köylerinden 10 bin insan toplanır. 


Şehir Anadolu toprağından Engürü sancağı hududunda olup, İstanbul'da kim Şeyhülislam olursa ona has olur. Padişah hasından ayrılmadır. Müftü tarafından hakimi subaşısıdır. 150 akçelik kazadır. Senelik kadısına yedi kese gelir getirir. Damga emini, Sipahi Kethüda yeri ve Yeniçeri Serdarı vardır. Fakat kale ağası ve neferi yoktur. Kalesi bir dere içinde olup, iki tarafı balık sırtı gibi kaya üzerindedir. Genişliğini bilmiyorum. 


Aşağıda şehir iki geniş dere içinde olup 20 mahalle 41 mihraptır. Fakat öyle mükellef camileri yoktur. Çarşı içinde cami güzeldir (Paşa Camii). Hepsi 3060 tane iki katlı evleri vardır. Duvarları kerpiçtendir. Yüzeyleri tahta ile kaplıdır. Medrese Darulhadis ve Darulkurrası vardır. Çünkü talebe bilginleri çoktur. Medreseleri kargir değildir. 70 adet çocuk mektebi vardır. Çocukları gayet temiz ve olgun olup, 700' ün üzerinde hafızı vardır. 


Bir Şeyhülislamı var ki; bütün bilginler onunla ilmi tartışmaya girmekten acizdirler. Nakibüleşrafı fadıl değil fakat, gayet cömert bir kimsedir. 


Halkının çoğu bilginlerdir. Hepsi renk renk sof giyerler. Türk şehri olduğundan halkı Oğuz taifesidir. Yani Türk kavmi demenin güzel bir ifadesidir. Yedi tane hanı vardır. Çarşı içindeki güzel bir han yanmıştır. Hamamları, 600 dükkanı vardır. Çarşıda kasaplar içinden akan dere kenarında hafta pazarı olur. Dere burada şehrin aşağı tarafından akarak bir nehir vasıtası ile Sakarya'ya dökülür. Şehir yüksek yerde olduğundan caddeleri kumsalca ve kaldırımsızdır. Halkı garipsever ve cömert kişilerdir. Kadınları gayet edepli ve akıllı olurlar. 


Bağ ve bahçesi çoktur. Bostanlarından bir çeşit kavun olur ki lezzetinden adamın damağı yarılır. Misk ve hamamber gibi kokusu vardır. Şehir halkının çoğu bu kavundan zerde pişirir. İçine tarçın ve karanfil korlar. Muaviye'nin icat ettiği zerdeden tatlı bir zerde olur. Bir çeşit yeşil armudu olup, yuvarlak olduğu gibi dördü beşi de bir okka gelir. Gayet hoş ve suludur. İstanbul'a nice bin kutu armudu pamuklar içinde hediye gider. Bu armudun eşini acem diyarından başka yerde görmedim. Bir çeşit siyah arpası olur ki, gayet yağlıdır. Ata çok vermekten çekinilmelidir. Sahrasında pirinci olur ki, gayet pişkindir. Velhasıl etrafı geniş, eşyası ucuz ünlü bir şehirdir. Şeyh İvaz dede adında bir de türbesi vardır.
Abdullah ÖZER
Abdullah ÖZER

Okumayı ve izlemeyi sever, yazmanın ise insana inanılmaz bir derinlik kattığına inanır. Çay vazgeçilmezidir. 90 ların müzikleriyle mest olur hatta kendinden geçer.

18 yorum:

  1. Beypazarına gitmiştim daha önce. Yaşayan müzeyi çok beğenmiştim. Güzel bir yer Beypazarı. Beypazarı kurusu meşhur. Bir de havucu meşhur olduğu için onunla ilgili yapılanları da deneyebilirsiniz. Gezilecek görülecek yerleriyle küçük ama güzel bir yer. Bir kez daha gitmiş oldik sayenizde. Teşekkürler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Havuç suyunu denedik. Uç kısmı yuvarlak olan havuçlar daha tatlı oluyormuş ve havuç suyunu da bunlardan yapıyorlarmış. İçtik ama bünye doğal içeceklere alışık olmadığı için zorlandık :) Beypazarı kurusu ise çok lezzetliydi. Ankara da yediklerimizle alakası yok...

      Bence de gezmeye değer...

      Sil
  2. Ne zaman Beypazarı'na gitsem yağmur yağardı, bu da benim şansım sanırım. Üniversite yıllarımda arkadaşlarla mutlaka hafta sonları fırsat buldukça giderdik, bizim için güzel bir kaçış olurdu. :) sizin yazınızla o günlere gitmiş oldum, teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Size zaman yolculuğu yaptırabilmişsem ne mutlu bana. Keşke bende üniversite okurken gezseymişim diyorum şimdi :)

      Güzel yorumun için ben teşekkür ederim

      Sil
  3. Ben en çok SuluHan'ı beğendim , tamam kötü restore edilmiş olabilir ama üst kata da iki masa atsalar , kitabımı alsam ve çayı burada içsem diye düşündürttü ...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teras manzarası gibi aslında. Üstelik o iç kısımda yaşanmışlık hissi hala canlı. Davetkâr bir duruşu var. Aslında çok güzel olurdu Eylem :)

      Sil
  4. Daha önce Beypazarına hiç gitmedim. Çok güzel tanıtmışsınız, ilk Ankara ziyaretimizde Beypazarı' na zaman ayırmak istiyorum.

    YanıtlaSil
  5. Merhabalar.
    Güzel bir Beypazarı gezisi olmuş. Emeğinize ve yüreğinize sağlık ve mutluluklar dilerim. İlçe Kaymakamımız Beypazarlıydı. Babasının vefatı üzerine bir akşam Beypazarı'na gitmiştik. Gece olduğu için çevreyi pek göremedik ancak, etrafı çok yüksek tepelerle çevrili bir yerleşim yeri olduğunu görebilmiştik. En kısa zamanda Beypazarı'nı ben de ziyaret etmek istiyorum.
    Selam ve saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Selamlar Recep bey. Evet doğru hatırlıyorsunuz öyle bir yer. Umarım daha geniş ve güzel bir zamanda zevk alarak gezersiniz

      Sil
  6. Çok istediğim ama gidemediğim bir yer. Çok güzel fotoğraflar var. Gitmiş kadar oldum. Teşekkürler :)

    YanıtlaSil
  7. Benim de merak ettiğim yerlerden di, iyi oldu okumam

    YanıtlaSil
  8. Yazınız için teşekkürler. Beypazarını havuç suyundan ibaret sanan ben için çok faydalı oldu. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Özellikle yakın çevredeyseniz gezip görmenizde fayda var. Bu arada havuç suyunu pek sevemedim ben :))

      Sil