Araba Sevdası - Recaizade Mahmut Ekrem


Kitabı almadan önce Recaizade Mahmut Ekrem' in Araba Sevdası romanının 1889' da yazıldığı ancak yaklaşık on yıl sonra basıldığı ve edebiyat çevrelerince ilk realist roman olarak kabul edildiği gibi bir kaç bilgi vardı aklımda. Kitabı okumamdaki en büyük etkense İLK realist roman örneği olarak kabul edilmesiydi. 

Roman dönemin elit tabakasının iç dünyasını, çelişkilerini yanlış anlaşılan batılılaşma algısını gözler önüne seriyor. Bunu da üst düzey bir devlet memurunun burnu havada oğlu Bihruz Bey üzerinden anlatıyor. Bihruz Bey Türk insanını medeniyetten yoksun ve kaba, Türk dilini ise yetersiz görmekte, bunun içinde özel hocadan Fransızca dersi almaktadır. Tabi ki aldığı Fransızca eğitimi de yetersiz geldiği için tam bir gurbetçi ağzıyla, yarı Fransızca yarı Türkçe konuşmaktadır. Mümkün olduğu kadar halkın arasına karışmamakta, boş zamanlarını ücretle girilebilen mesire yerlerinde gezerek geçirmektedir. Konuşmak zorunda olduğu evin hizmetlisi, berber, garson gibi kimselerle bile Fransızca konuşmaya çalışmaktadır. Babası hakkın rahmetine kavuşup yüklü bir mirasın üzerine konunca da tam bir mirasyediye dönüşecek, mirasını kendi zevkleri için har vurup harman savurmaktan kaçınmayacaktır. Böylece eriyen servet günü gelince canını sıkacaktır.

Kimine göre mirasyedi, kimine göre züppece bir hayat süren Bihruz Bey, yine bir mesire yeri gezisi sırasında en az kendisinin ki kadar güzel arabadan inen genç ve sarışın bayana tutulur. -Araba dedimse bildiğiniz araba değil. Ben at arabası diyeyim siz fayton anlayın.- Bihruz Bey sarışın güzel Periveş hanıma bir çiçek sunar ve haftaya tekrar aynı saatte aynı yerde görmek ister. Bir sonraki görüşünde de arabasına bir mektup atar ve bir daha uzun süre göremez. Bihruz Bey aşık olduğu Periveş hanımı görmeyi hayal ettiği zamanlarda, iç dünyasında o kadar çok yüceltir ki. Onu da kendisi gibi Fransızca konuşan, zengin ve asil bir bayan zanneder. Oysa Periveş hanım, eşinden yeni boşanmış, alelade halktan biridir. Daha fazla spoiler vermeden konuyu kapatayım.  

Ben romanı okurken çok eğlendim. Yazım dili de ağır değil ama çokça Fransızca cümle ve parantez içinde açıklaması var. Bu durum okuma hızınızı düşürse de kitabı daha da eğlenceli hale getirmiş.

Son olarak kitabı elimde gören bir arkadaşım aynı dönemi anlatan, Ahmet Mithet Efendi' nin Felatun Bey ile Rakım Efendi, Şemsettin Sami' nin Talat ve Fitnat'ın Aşkı ve Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın Gulyabani kitaplarını da okumamı tavsiye etti. Umarım onlarda Araba Sevdası kadar güzeldir.

Sevgiyle kalın 
Abdullah ÖZER
Abdullah ÖZER

Okumayı ve izlemeyi sever, yazmanın ise insana inanılmaz bir derinlik kattığına inanır. Çay vazgeçilmezidir. 90 ların müzikleriyle mest olur hatta kendinden geçer.

24 yorum:

  1. Yıllar öncesinin kitaplarını yeniden hatırlatmak, düşündürmek de güzel.
    Edebiyat derslerinde önerilen kitaplar arasındaydı.
    Kitabın üzerinde "1000 temel dünya klasikleri" yazdığını okudum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ahh ah, gençliğimiz sayısalcı olarak geçti. Edebiyat dersi mi gördük ki okuyalım, hep geriden geliyorum :))

      Sil
  2. Güzel kitap :) Yıllar önce okumuştum :)

    YanıtlaSil
  3. Eskiden okumuştum ancak konusunu bile tam hatırlayamamıştım sizin hatırlatma yazınızdan önce. Tekrar okumak gerek demek ki.

    YanıtlaSil
  4. Aslında çok okumak isteyip de bir türlü okuma fırsatı bulamadığım kitap :) Tatlı bir kıskandım. Okuduğun için şanslısın bence. Artık okumak için fırsat yaratmanın zamanı gelmiş :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu konuda kıskançlık güzeldir ve sevindim buna :)) Bir yazar olarak okumalısın da zaten.

      Sil
  5. Güzel ve Akıcı yazınız için teşekkür ederim, blogumu izlemeye alırsanız sevinirim... https://hastaliktakip.blogspot.com.tr

    YanıtlaSil
  6. O dönemiz realizmi açısından gerçekten de ilktir , herhalde bir çok defa okuduğumu söylesem yeridir. Bir arkadaşınızın önerilerine kulak verin derim , iyi kitaplar önermiş ...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sizde öyle diyorsanız artık hiç beklememem gerekiyor. Teşekkür ederim bilgilendirmen için :)

      Sil
  7. Smallar beni benden aldı çok tatlılar yaaa :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok büyüktü değiştirdim Mayıs, ama yine büyük oldu sanki :)

      Sil
    2. evet büyükler ama çok şirinler şapşallar ya :) Çok eğlencelik olmuşlar

      Sil
    3. Tamam dursun biraz böyle. Yine de gözden geçirmem gerekiyor yoksa göz kırpma işareti yapan biri öpücük emojisi görebilir 😀

      Sil
  8. Araba Sevdası'nın ben de sadeleştirilmemişi var, neden kendimi öyle alarak zorladım bilmiyorum :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kitap kurduna sadeleştirilmiş kitap okumak yakışmaz da ondandır 😆😆😆

      Sil
  9. Eski kitapları severim ama bu kitabı daha önce okumamıştım sanırım benim kayıbım :). Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın Gulyabani kitabını okudum gerçekten çok güzel bir kitap ben de okumanızı tavsiye ederim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gulyabani kitabını okuma vaktim gelmiş desenize. Güzel oluyor böyle tavsiyeler almak 😊

      Sil
  10. Antik cagda okudum desem 😊. Herhalde lisedeydim ama konusu hiç kalmamis aklimda.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Siz böyle yorumlar yapınca ben kaçan gençliğime üzülüyorum. Neredeyse hiç kitap yok, ne kadar boş geçirmişim antik çağları :)

      Sil
  11. abdullah bey merhabalar,
    blogunuzu selman kayabaşı ile alakalı şeyler ararken buldum esasında. Fakat takdir etmeliyim ki, hakkını vermişsiniz. tebrik eder, bundan sonra takipçiniz olacağımı da beyan ederim.
    Mezkur kitapta en çok sevdiğim bir ayrıntı da bihruzun daireden arkadaşı keşfi beydir. hep mendebur der ama onun dediklerini de merak etmeden geçemez. beni güldürmüştür. selametle.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Blogumla ilgili güzel düşünceleriniz için teşekkür ederim, sevindirdiniz beni.

      Evet Keşfi bey ayrıntısı da güzel ama ben en çok Bihruz beyin Periveş hanıma çarpılmasına gülmüştüm. Rabbim cennetindeki meleklerinden birine ferace giydirip yeryüzüne göndermiş. Müthiş bir tarif gerçekten...

      Sil