Bu aralar ne hikmetse insanlık ve Türkler meselesine sardım. Yo öyle bilinçli filan da değil. Önce Uçurum İnsanları ile sefaletin içinde yüzdüm. Sonra Türklerin Tarihi'nin 1. cildini okudum. Peşinden hız kesmeden Android ve İnsan kitabıyla kendi milletimizi bırakarak insanlığı dert edindim. Hızımı alamamış olmalıyım ki İnsanlık ve Türkleri bir araya getirip Ey Dünya İnsanları Hepiniz Türksünüz kitabını okumaya başladım. Acele etmeyin efendim fırsat buldukça hepsini bloguma taşıyıp sizlere bilgi vereceğim.
Gelelim Türklerin Tarihi'nin 1. cildine. Okuduğum ilk İlber Ortaylı kitabı. Elbette hocamızı her Türk vatandaşı gibi bende tv programlarına denk geldikçe izledim. Bu nedenle, soru cevap şeklinde ilerleyen kitabı okurken hiç yadırgamadım. Hatta bana tv programlarının kitaba dönüştürülmesi hissini bile verdi.
1. Cilt Türklerin tarih sahnesine çıkışından Osmanlı Devletinin kuruluşuna kadar geçen süreyi ele alıyor. Türkler ilk ne zaman piyasaya çıktı, hangi coğrafyalarda bulundu, yönetimleri ve diğer topluluklarla ilişkileri nasıldı gibi genel konular ele alınıyor. Ancak salt bir tarih anlatımı beklemeyin. Çoğunlukla tarihin yorumlanmasından ibaret ki, İlber hoca'da empati yapılarak çalışılan tarihin hem daha kalıcı hem de daha zevkli olacağını özellikle vurguluyor.
Takdir edersiniz ki İlber Hocanın 320 sayfa da anlattığını bu sayfaya özetlemek oldukça zor. Ancak bende vurucu etki yapan bir kaç konuyu sizinle paylaşıp kenara çekileyim. Konuya ilginiz varsa zaten hiç düşünmeden derinlemesine dalarsınız.
İlk olarak Anadolu ismi. Efsaneye göre Anadolu Selçuklu Devleti hükümdarı Alaaddin Keykubat, Başköy'de bulunan Rum kalesini fethetmek için yola çıkar. Taşlıca Köyü'ne geldiklerinde Kırmızı Ebe isimli bir kadın askerlere ayran ikram eder. Askerler ayran içtikçe kırmızı ebe doldurun gazilerim der. Askerlede Ana, dolu derler. Lakin İlber hoca olayı böyle anlatmaz. Anadolu kelimesi Anatolia kelimesinden, Anatolia' da Helen dilinde yani Yunanca'da "doğu" anlamına geliyormuş. Düşünebiliyormusunuz, sadece DOĞU... Gözlerimin önü karardı, dünyam yıkıldı resmen.
İkinci olarak Türkler hangi devlette olursa olsun o devletin askerlik sisteminde etkili olmuşlar. Bu nedenle devletlerin yazışma dili farsça olsa bile orduda hep Türkçe kullanılmış. Ayrıca İlber Hoca'ya göre Türkçe kelime yapısı itibarıyla askerlik için en uygun dillerden biriymiş.
Yazdıkça insanın aklına kitapla ilgili bir sürü şey geliyor ama uzatmayacağım. Son bir şey daha yazıp bırakıyorum merak etmeyin.. Türklerin din anlayışı. Neredeyse her dine mensup Türk kavmi varmış. Yahudisinden tutun da Paganına, Hristiyanından Müslümanına... Anlayacağınız kafa karışık.
Sevgiyle kalın...
Anadolu kelimesinin efsanesi şaşırttı beni. Anlamının altında yatan alt nedenler olabilir mi acaba? Merak ettim kitabı. Emeğinize sağlık...
YanıtlaSilAnlamının altında yatan alt metinden dolayı olabilir mi bilmiyorum ama bana herşeye bir anlam yükleme, efsaneleştirme merakımız var gibi geldi...
SilEskiden kocaman bir haritada Asya'nın ortasından çıkan oklarla dünyaya yayılan Türkler gösterilirdi.Okullarda var mı hala bilmem. İlber Ortaylı'yı TV'de dinlemeyi severim ama bu tarz kitapları nedense ders kitabı gibi görüp okuyamıyorum. Ama konular ilginçmiş.Mesela Anadolu isminin efsanesini bilmiyordum. Efsaneler konusu, derya deniz zaten.Türklerin din anlayışının da çok farklılıklar gösterdiğini çeşitli vesilelerle öğrenmiştim.Okunması gereken kitaplar bunlar aslında.Bilgilendirme için teşekkürler.
YanıtlaSilDers kitabı endişenizi anlıyorum ama tam olarak öyle değil. Aslında tarihi bilen kişilerin karşılıklı konuşmasının, konuşurken hem bilgilendirmesinin hem de yorumlamasının lezzetini alıyorsunuz. Peş peşe ben de bu tarz kitapları okuyamıyorum, işte böyle aralara serpiştiriyorum.
SilSoru cevep daha kolay okunabilir ıyi olmuş bence
YanıtlaSilSalt anlatımdan çok daha iyi olmuş tabi ki de
Sil^_^ bu bir otomatik yorum olduğu için üzgünüm zamanım çok azdı tüm blogger arkadaşlarıma destek olmak için geldim KONULOJİ sizi seviyor tüm blog sahibi arkadaşlara başarılar diliyorum <3
YanıtlaSilHocam yanlış anlaşılmak istemiyorum, çok fazla bloga destek olma gayretinizi de takdir ediyorum ama benim boguma yorum bırakmak zorunda hissetmeyin kendinizi. Saygılar
SilAnadolu kelimesine ait bilgileri çok farklı biliyorum kesinlikle araştırmak gerek, teşekkür ederim paylaşım için.... Selam ve Dua ile ...
YanıtlaSilTamamen ilgi duymakla alakalı şeyler. Tarih okyanus misali... Yer isimlerinden tutun da kullanılan dillerin yapısına hatta topluluklarda çocuklara verilen isimlere kadar bir çok konu var... Selamlar
SilTarihi yanlış anlatanların tarih sahnesinde adları hiç bir zaman kalmayacaktır.
YanıtlaSilSaygılar
Özlü söz yazmışsın adaşım :) Sevgiler
SilBen 10 yıl önce profesyonel blog hayatıma www.kelimelerinsoyagaci.com olarak başlamıştım ve ilk konum Anatolia idi. O zamanlar İÜ İtalyan Dili ve Edebiyatı'nda idim. İtalyan Hocamız Roberto BOVO ile bu konuyu tartıştık. Ben ona "Ana, dolu" hikayesini anlattım o da hayır "doğu, güneşin doğduğu yer" dedi. Araştırdım ki onun dediği doğruymuş ve ben de o zaman kelimelerin kökeni hakkında blog yazmaya başlamıştım.
YanıtlaSilO bloga ne mi oldu? Keşke silmeseydim! :(
Kelimelerin soy ağacı muhteşem bir projeymiş Recep bey... Şehirlerin hatta köylerin isimlerinin kökeni bile bir çok şeyi açıklıyor. Sadece belde olarak düşünmemek lazım, farklı milletlerin efsanelerindeki konu ve isim benzerlikleri bile insanı şaşırtıyor. Eğer bilgi birikim ve kaynaklarınız duruyorsa tekrar hayat geçirin bence. Çok güzel bir kaynak olur
SilBlog yazısını dolduracak kadar vakit ayıramam artık sanırım ancak o konularda yazma aşkım şevkim hâlâ diri. Bununla ilgili bir Twitter hesabı açtım. Şimdilik oralardayım. Buraya da link bıraksam sakıncası olmaz herhalde.
Silhttps://twitter.com/hatacietimolog
Sakıncası olmaz tabi ki hocam. Ben takip ediyorum hemen, eminim ki fark edenlerde edecektir. En azından twitter hesabı açmanız güzel olmuş
SilOsmanlidan önceki tarih benim daha cok ilgimi cekiyor.
YanıtlaSilDaha tarafsız anlatılıyor gibi değil mi...
Silİlber Hoca bence bir efsane, ŞEngör ile ikisi arasında seçim yapamıyorum . Son zamanlarda popüler olmasının bir getirisi olarak çok önemsenmediğini hissediyorum fakat eğitim hayatına ve kendini adamışlışğına bakıldığında benim gözümde hayranlık duyulması gerekenlerin başında geliyor. Halil İnalcık okumak istiyorum ben de fakat ahhh o fakatların kocaman halleri...
YanıtlaSilAynen öyle, kendilerini tarihe adayan ayaklı kütüphaneler.. Siyasete bulaşmadan bilgileriyle kendilerini ispatlamışlar. Bu nedenle de herkesin sevgisini kazanıyorlar.
SilSenin ahhların güzel ahlar Eylem, bence aynen devam et :)