S.A
Kurban Bayramı dönüşünde Hızlı Tren yolculuğunda okumak için yegenlerimden aldığım ama yaşanan aksilik nedeniyle yolculukta okuyamadığım kitabı (Kendilerine teşekkür ediyorum) neyse ki ilk fırsatta okudum.
Tarih kitaplarında çok ta üzerinde durulmayan olaylar vardır. Mesela Birinci Dünya Savaşı sırasında İngilizler özellikle Hindistan ve çevresindeki müslümanlara İstanbul daki islam halifesinin Almanlar tarafından esir alındığı, Almanlarla İstanbul da savaşarak Halifeyi kurtaracakları yalanıyla bir çok müslümanı cepheye savaşa sürerler. Diğer taraftan Almanlar da savaşta esir aldıkları bu müslümanları diğer esirlerden ayrı bir yerde tutarlar. Ayrıca tutuldukları yere gösterişli bir cami yaparlar ve ibadetlerinde özgür olduklarını açıklarlar. (her iki taraf da müslümanları kullanma yönünde mükemmel savaş stratejisi uyguluyorlar)Burada Talat Paşanın isteğiyle Mehmet Akif birkaç yol arkadaşıyla birlikte Almanya ya gider ve kandırılan esir müslümanlara gerçekleri anlatarak kendi taraflarına geçmesini sağlar. Görevi bununla sınırlı olmasına ragmen Akif karşı tarafta savaşan müslümanların yanına da geçmek ister. Ancak arkadaşları Akif i bu fikrinden vazgeçirerek cephede savaşan düşman müslümanlar için yazı yazmasını isterler. Akifin yazdığı bu metinler cephede hoparlarlörle düşman askerine okunur.
Daha sonraki görevleri de Lavrence nin cirit attığı arap yarımadasındaki kandırılmış müslümanlar içindir. Akif Teşkilat ı Mahsusa (İstihbarat) bünyesinde yaptığı bu tehlikeli görevleri hiç bir resmi görevi olmadığı halde hiç tereddüt etmeden yapıyor.
Kitabın Tarihte Osmanlının Birinci Dünya Savaşına fiili olarak girdiği olayı anlatışı etkileyiciydi. Hepimizin bildiği şekilde İngiliz donanmasından kaçarak Karadenize kaçan ve Osmanlının da satın aldığını açıklayarak Yavuz ve Midilli adını verdiği iki gemi vardır. Bu iki gemi Rus limanlarını bombaladığı için Osmanlı savaşa fiili olarak katılmıştır. Kitapta Osmanlının Alman hayranlığının yanında fazla seçeneğinin olmaması nedeniyle bu gemileri aldığı vurgulanıyor. Almanların Osmanlıda bu gemileri kullanabilecek mürettebat olmaması nedeni ile Alman Mürettebatınında gemide kalması teklifini Talat Paşa Osmanlı Komutanlarının da gemide olması şartı ile kabul eder. Böylece Almanlar gemilerle birlikte mürettebatın hayatını da kurtarmıştır. Ancak Kurban Bayramında Alman komutanlar, Kendi yurttaşları ülkeleri için savaşırken biz Karadenizde rahat içinde yaşayamayız, ülkemiz için herşeyi yaparız düşüncesiyle Rus limanlarını bombalar. Almanlar açısından bakıldığında kahramanlık hikayesidir.
Kitap bu anlatılanların yanında bilinen ve çok bilinmeyen bir çok yan hikayeyle desteklenmiş. Son bölüm ise oldukça hüzünlü. Ülkesi için kepçe kepçe su taşıyanların vatan haini gibi görüldüğü dönemler ve Akif in hüzün dolu cenaze töreni.
Okuyan pişman olmaz, tavsiye ederim...
Selametle...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder