Deli İbram Divanı


Kitabı geçen senin sonlarına doğru Ayın Aydınlık Yüzünün blogunda görmüştüm. O da başka bir instagram kitap sayfasından gördükten sonra okuyarak beğenmişti. Sosyal medyanın gücüyle okuma listeme giren kitaplardan yani.


Deli İbram ile Divan'ı aynı başlıkta görünce aklıma hemen 18. Osmanlı Padişahı Deli İbrahim geldi. Kitabı okuma listeme eklememe neden olan paylaşımda konu yeterince açıklanmış, balıkçı kasabasında geçtiği filan anlatılmıştı aslında.  Yine de satır aralarında geçmişe gideceğimizden ve 18. padişahımızın nasıl delirdiğini, divanında neler konuştuğunu irdeleyeceğimizden o kadar emindim ki. Olmadı...


Hikaye asker ocağında atları tımar eden Osman'ın yanına götürür bizi. Osman'ın komutanı boşanmak üzere olan eşine kıyafet diktirmek ister.  Terzilik yeteneği olduğunu öğrendiği Osman'ı yanına alır ve hayatını anlattırır. Böylece 12 yaşındaki Osman'ın sahil kasabası olan Köstence deki hayatına götürür okuru. 1950 ler Türkiye'sinde Osman'ın hayatından yola çıkarak fakirin nasıl daha da fakirleşirken zenginin yolunu bulduğunu, sınıflar arası ayrımı, kurulan rant düzenini, rant uğruna doğanın ve canlıların yok edilişini,  Osman ile Leyla'nın aşkını okuruz. Yazar kitabın sonunda Osman'ın komutanın hikayesine de tekrar dönüş yapar. Hikayemizdeki Deli İbram ise boynunda deve çanıyla gezen kasabanın delisidir. Alt metinde kalmasına rağmen zaman zaman adaletin ve iyiliğin sembolü olarak karşımıza çıkar. Çok büyük adamdır.


Güzeldi.

Abdullah ÖZER
Abdullah ÖZER

Okumayı ve izlemeyi sever, yazmanın ise insana inanılmaz bir derinlik kattığına inanır. Çay vazgeçilmezidir. 90 ların müzikleriyle mest olur hatta kendinden geçer.

8 yorum:

  1. Ya inanmıyorum, gerçekten öyle mi düşündün? O zaman büyük hayal kırıklığı olmuştur.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hayal kırıklığı değil de şaşırmak diyelim biz buna. Ayrıca kitap okumaya başladığınızda hikaye sizi alıp götürüyor zaten. Bu nedenle hikayeden başka bir şey düşünmenize fırsat bile kalmıyor. Kitabın etkisine kapılıp gidiyorsunuz.

      Kesinlikle okumaya değer ve iz bırakan kitaplardan. Ben de tavsiye ediyorum

      Sil
  2. Çağrışım çok ilginç bir şey cidden. Kitabın hikayesi ayrı, kitapla hikayeniz ayrı güzel bence.

    Benim aklıma İbrahim deyince, Güray Süngü İbrahim'in Aradığını Bulmasıdır geliyor. Ve orda bir soru devamlı tekrarlıyordu: "İbrahim söylesene senin adın niye İbrahim?" Kafamda bu soru zaman zaman dönüp durur.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güray Süngü'yü daha önce hiç duymamıştım. Ama yaklaşımı ilginçmiş...

      Bu arada güzel yorumun teşekkür ederim

      Sil
  3. Güzel bir kitaptı ama araya başka kitapları alınca onu bitirmeyi unuttuğumu fark ettim:) Süper değildi ama roman olarak eli yüzü düzgündü. Az biraz daha derinlik aradım galiba ben:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Normalde konuların alelade anlatılması beni de rahatsız ediyor ama bu kitapta hikayeyi çocuk yaştaki Osman'ın yaşadıkları olarak okuyoruz. Dolayısıyla olayları kavrama ve derinlemesine analiz etme yeteneğine sahip olmayan birisi anlatıcı konumunda. Sadece yaşadıklarını ve hissettiklerini anlatan, herhangi bir mesaj verme kaygısı olmayan birini okuduğum için rahatsız etmedim belki de...

      Sil
  4. Merhabalar.
    Gerçekten çok ilginç bir hikayesi varmış kitabın. Kitapta Köstence kasabasının adının geçtiğine dair bir cümle okudum. Hikaye Romanya'nın liman şehri olan Köstence'de mi geçiyor? Benim anneannem tarafı Köstence'den Anadolu'ya gelen muhacirlerdendir. Anneannem Balkan Savaşı sonrası Köstence'den Anadolu'ya göçmek zorunda kaldıklarını anlatırdı. O zamanlar küçüktük ve henüz ufkumuz tam açık olmadığı için, konuyu hiç irdelememiştik. Aklımız başına geldiğin de yani ufkumuz açıldığında ise, onlar hep kara toprak oldular.

    Köstence konsolosluğu ile orada yaşamış Türkler ve müslümanlar ile ilgili bilgi almak için yazışma yapmıştım. Köstence konsolosluğu bu konuda bana hiç yardımcı olmadı. Neden mi? Onlar sadece kendilerince kendilerini zaruri bir görev nedeniyle orada olduklarını kabul edip, diğer türlü hiç araştırmaya girmemişler. Oysa, bizim ülkemizdeki konsolosların yaptıklarını bir değerlendirseniz aklınız şaşar. Bizim ülkemizdeki konsoloslar, bizim ülkemizi bizden daha iyi tanıyor ve biliyorlar. Tanıtım ve paylaşım için teşekkür eder, emeğinize ve yüreğinize sağlıklar dilerim.
    Selam ve saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba
      Kösten adasının nerede olduğunu bilmiyorum ama hikayeyi okurken Ege'nin sahil kasabalarından birinde geçiyormuş hissine kapılmıştım. Aynı Aydınlık Yüzü de bloğunda Köstence adası'nı İzmir'e yakın bir yer olarak öğrendiğini yazmış.

      Konsolosluklar konusunda yazdıklarınıza da gerçekten üzüldüm. Güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim.

      Sil