Sıradan hayatlarımızın distopyaya evrilmesi 2019'un sonlarında başlıyor sanırım. Arkadaş muhabbetinde Adnan hoca ve kedilerinin alınmasını milat kabul etsek de işin aslı öyle değil. Ne olmuştu 2019'un sonlarında? Avusturalyalı yetkililer yaklaşan su kıtlığına çözüm olarak 5000 deveyi katletmiş, peşi sıra gelen devasa yangınlarla baş edememişlerdi. Doğaya ve canlılara bu kadar acımasız ve hor davranırsan karşılığını alırsın azizim. Hep ben vurayım ama karşı taraf sessizce beklesin olmaz. Olmadı da zaten.
Ortalığı korona belası sardı bir anda. Test aşamaları tamamlanmayan aşılara acil kullanım onayı verilerek herkes aşılanmak zorunda bırakıldı. Aşı olmayanların aşı olanların hayatlarını riske attığı baskısı kuruldu. Aşıların faydasını ya da işe yarayıp yaramadığı tartışmasını konunun uzmanlarına bırakıyoruz elbette. Ama 2022 nin sonlarına geldiğimizde gribal belirtiler gösteren hastalığın etkilerinin 2 ay gibi uzun bir süre geçmediğine şahit olmaya başladık. Kalp krizlerinde de anormal artışların olduğu dedikodusu hat safhada. Anlayacağınız ortalık toz duman. Her yer komplo teorileriyle doldu taştı. Bu arada komplo teorisyenlerinin bu kadar popüler olduklarına daha önce hiç şahit olmamıştım. Neyse...
Sene olmuş 2023... Yakın gelecekte her şeyin düzeleceği beklentisinden midir bilinmez ama zaman artık çok daha hızlı akıyor sanki. Neredeyse hiç bir şeye yetişemiyormuşum hissi her yanımı sarıyor. Belki de bu psikolojiyle 2022 yılı blogum için de çok boktan geçti. Okuma sayım düştü, kendimi geliştirme çabam sıfırlandı. Sanırım tek güzel yanı ilk kez bir blog etkinliğine katılmış olmamdı...
Her ne olursa olsun enseyi karartmak yok. Yapılamasa da yeni hedefler belirlemeye ve peşinden koşmaya devam...
Aslında kendi kitap okuma sayımının düşmesinden bahsetmiştim ama blogun okunma sayıları da gerçekten çok düştü...
YanıtlaSilTeşekkür ederim iyi dileklerin için
Birşeyleri düzeltmeye falan değil de dümdüz hayatta kalmaya çalıştığımız bir yıl olacak gibi geliyor bana...
YanıtlaSilO kadar kötü olmasa keşke... Umarım her şey güzel olur diyelim. Olumlu enerji gönderelim...
SilHiçbir şeye zaman yetmiyor ki! Yetişemedikçe gergin oluyoruz, aklıma geldikçe üzülüyorumm.
YanıtlaSilAynen, zaman inanılmaz hızlandı.... Modern insanın en büyük sorunu da bu sanki...
SilMerhabalar.
YanıtlaSil5000 deveyi katlettikten sonra suyu çoğaltabilmişler mi bari? Bu nasıl mantık, bu nasıl bir çözüm yolu anlayamadım. Sizin de paylaştığınıza göre bu katliamın cezası karşılıksız kalmamış, bir sürü felaketlerle boğuşmuşlar. Ardından Korona illetiyle tüm dünya tanıştı. Bu illetten kurtulmak, ya da zararını en aza indirmek için aşılar ve faydasından çok zararı olan o malum haplar içildi.
Abdullah bey, 2000 yılından bu tarafa bana yıllar öyle çok çabuk geçti ki, neye uğradığımı şaşırmış gibiydim. Ben zamanın böyle çabuk geçtiğini, 2000 ile 2022 arasındaki her yıl için söyleyebilirim.
Henüz daha felaketlerden kurtulmuş değiliz. Ekonomik olumsuzlukların bizler üzerindeki olumsuz etkileri karşısında çarpışmış kamyona döndük. Daha yaralarımızı saramadan, tüm fiyatlar üstümüze üstümüze geliyor. İyi ki Tanrı varmış, yoksa biz üstesinden gelemediğimiz tüm bu olumsuzlukların telafisi için kime mektup yazacaktık.
Cenab-ı Allah yar ve yardımcımız olsun. Ey Allah'ım, biz artık tükendik ve üstesinden gelemiyoruz, tüm umudumuzu sana bağladık, senin rahmetine ve merhametine sığınıyoruz. Bize ancak sen yardım edebilirsin.
Selam ve saygılarımla.
Amin Recep abi.
SilNe güzel özetlemişsin, eline sağlık...
Hiçbir şeye yetişememe hissi çağımızın hastalığı bence:) modern insanın zihnini en çok meşgul eden şey... Ben de yeni bir bloggerım. Blogumda deneme yazılarımı ve öykülerimi paylaşıyorum. Ziyaret etmek isterseniz beklerim:)
YanıtlaSilTakip ettim. Umarım keyif alarak uzun bir süre yazarsın.
SilTeşekkür ederim. Umarım:))
SilTespitleriniz çok güzel, zaman konusunda tamamen katılıyorum ahir zaman dedikleri bu olsa gerek
YanıtlaSilDaha da kötüsü, düzeleceğine dair ümitler giderek azalıyor...
Sil