Bu aralar adını sıkça duyduğunuz, eğer duymadınızsa da artık sıklıkla duyacağınız bir Netflix belgeseli yayımlandı senenin başında. Orijinal adıyla The Social Dilemma...
Dilimize Sosyal İkilem olarak çevrilen belgesel yaklaşık bir buçuk saat kadar. Konusu zaten bildiğimiz sosyal medya araçlarının kötüye kullanımı. Belgeseli değerli kılansa tüm anlatıyı soysal medya araçlarının tasarlanmasında ya da güncellenip pazarlanmasında yönetici olarak çalışan kişilerin anlatıyor olması.
Ben izlerken sosyal medya platformlarının bu kadar zekice kullanılıyor olmasından ürperdim. Bilgilerimizi depoladıkları, reklamları kişiselleştirdikleri hatta bilgilerimizi başka platformlara sattıklarını düşünürdüm. Oysa durum çok daha vahim. Adamlar sizin gibi düşünmesi ve davranması planlanan bir tane yapay zeka oluşturuyor. Yukarıya doğru kaydırdığınız ekranda bile hangi gönderiye kaç saniye baktığınıza kadar tüm verilerinizi depoluyor. Buna göre bir sanal benlik oluşturarak davranışlarınızı yönlendirmeyi hedefliyor.
Birey analizinden sonra da kitlelerin kontrolü geliyor. Bunu da oldukça etkileyici bir yöntemle başarıyorlar. Mesela insanlar sosyal medya ekranlarında arkadaşlarıyla benzer yayın akışı gördüklerini düşünüyorlar. Ve çoğunlukla da kendisiyle aynı görüşte olan insanların paylaşımlarıyla karşılaşıyorlar. Böylece yalnız olmadıklarını ve büyük çoğunluğun kendisi gibi düşündüğü hissine kapılıyorlar. Dolayısıyla doğru yolda olduklarından eminler. Böylece karşıt görüşü azınlık ve aptal olarak yorumluyorlar. Ama sistem karşıt görüşe de aynı oyunu oynuyor ve geriye sadece bir kıvılcım kalıyor.
Belgeselin üzerinde basa basa durduğu ise "eğer bir ürüne para vermiyorsanız gerçek ürün sizsiniz" gerçekliği. Dikkat edin, gerçek ürün bizim bilgilerimiz değil doğrudan biziz... Pinterest'in eski başkanına bile röportajında "gündüzleri işe gidip kölesi olacağım şeyi tasarlıyordum" dedirtecek kadar tehlikeli bir konu yapay zekanın kölesi olmak.
Belgesel sonunu çözüm önerileriyle bitiriyor. İlki tüm bildirimlerinizi kapatın.
İyi seyirler...
Musk'ın Bolivya'da ki darbe için söylediği kime istiyorsak darbe yapabiliriz sozleri teknolojinin ve beraberinde getirdiği sosyal platformlarin yapabileceklerini gösteren en somut delillerden biri.Daha ötesi var mi? Bizde de sosyal medyanin ne denli büyük bir bataklık oldugunu söylemeye gerek yok.Herkese büyük sorumluluk düşüyor.
YanıtlaSilSanırım örnekleri çok bunun... Facebook'un Myammar da Müslümanların katledilmesindeki manipülasyonu, nerdeyse her ülkenin seçimlerini etkileme çalışmaları... Hatta olayın iç yüzünün ortalığa saçıldığı Cambridge Analytica olayı var ki söyleyecek söz kalmıyor. Bireysel olarak çok daha bilinçli davranmalıyız şüphesiz.
SilNasıl da tüyler ürpertici bir durum bu böyle. Ben de geçen hafta okuduğum kitapta "eğer bir ürüne para vermiyorsanız gerçek ürün sizsiniz" yazısı ile karşılaştım. Tehlikenin farkında değiliz.
YanıtlaSilİnanılmaz bir umursamazlık seviyemiz var. Canımız yanmadan anlayamıyoruz maalesef.
Silİlk fırsatta seyredeceğim çok ilginç görünüyor.. teşekkürler
YanıtlaSilMutlaka izleyin
Silyapay zeka ile ilgili gelişmelerin üstüne bir de bu, tüyler ürpertici gerçekten...elinize sağlık
YanıtlaSilYapay zeka sonumuzu getirecek gibi desene 🤔
SilNetflix'in bu tip belgeselleri çok başarılı oluyor. Bakacağım bunada.
YanıtlaSilBeğeneceksiniz 👍
SilBenim çözüm önerim sanırım akıllı telefon kullanmamak olurdu. Ya da minimal bir sosyal medya kullanıcısı olmak. Çünkü -bunu kendimde de denemeyi düşünüyorum- eğer telefon kullanmayı bırakıp onun yerine başka faydalı işlerle vaktimizi kullandığımızda aslında 24 saatin bize fazlaca yettiğini görebileceğiz. Bunu çok yakın bir arkadaşım deniyor ve hayatı oldukça güzel devam etmekte. :) Belgeseli izleyecegim mutlaka. Bu konulara aşırı ilgiliydim. İyi geldi.
YanıtlaSilMinimal sosyal medya kullanıcısı olmak çok daha doğru bence. Yoksa tümüyle teknolojiyi reddetmek de olmaz... Teşekkür ediyorum bu güzel yorumun için :)
Sil