Devrim - Osho


Anlaşılması, algılanması ve anlatılması zor bir kitap Osho'nun Devrim'i. Hele de benim gibi felsefi temelleri zayıf bir yazar için işler daha da karmaşık bir hal alıyor. Yine de paylaşmaya değer gördüğüm kitabı, fazla derine inemeden yüzeysel de olsa anladığım kadarıyla anlatmaya çalışayım.

Devrim, Osho'nun konuşmalarından derlenmiş bir kitap. Genel olarak soru - cevap şeklinde ilerliyor ancak bazı cevaplar çok uzun. Bu nedenle konu uzun bir anlatıya dönüşüveriyor. Sorular genellikle Osho'nun dergahına, tarikatına ya da dinine (artık ne olarak kabul ederseniz) girmeyi düşünen birilerinin meraklarından oluşuyor. Bu merak bize öğretinin kapılarını açıyor.

Öğretilerinden anladığımız kadarı ile Osho bir çok alanda otoriteyi sarsan yenilikçi fikirlere sahip. Bu fikirlerini sufi ermiş Kabir'in sözlerine dayandırıyor. Kendince, daha yenilikçi ve günümüzün yaşam tarzına uygun akım ortaya çıkarıyor. 

Tabi ki kitapta anlatılan tüm öğretilerini burada anlatmak imkansız ama okuduğumda gözlerimin pörtlemesine neden olan bir kaç konuyu aktararak konuyu kapatıyorum. Osho insanın dünyaya yaşamak için gönderildiğine inanıyor. Yaşamak ise şimdiki zamanda mümkün olan bir olgudur. Ancak insanlığın sürekli geleceğe odaklandığını, uzun vadeli planlar yaparak hayatı kaçırdığı üzerinde duruyor. Batı kültüründe ekonomik refaha kavuştuktan sonra yaşama başlama arzusunun, doğu kültüründe ahiret odaklı olarak geleceğe ötelendiği üzerinde duruyor. Çözüm olarak da batıdaki ruhi eksiklik ile doğudaki bilimsel eksikliği giderici bir çözüm üretmeye çalışıyor. Ve kendi içinde tezat görünen ya da benim anlayamadığım, din ve bilimin ayrılmaz bir bütün olduğu, bilim varken de dine gerek olmadığı görüşüyle dinsiz din anlayışını ortaya koyuyor. Daha da garibi geleceğin batı dünyasının yeni dininin, dinsiz din anlayışıyla oluşturduğu meditasyon olacağını savunuyor. 
“Mutluluğun basit sırrı budur. Ne yaparsanız yapın geçmişin aklınızı karıştırmasına, geleceğin sizi rahatsız etmesine izin vermeyin. Çünkü geçmiş yoktur artık ve gelecek henüz yaşanmamıştır. Anılarda yaşamak, hayallerde yaşamak, var olmayanda yaşamak demektir.”
Bir soruya verdiği cevapta İsa'nın, Buda'nın devrimci olduğunu, çünkü kendinden önceki anlayışı yıkarak yenilikçi fikirler getirdiğini ancak onların ölümünden sonrakilerin artık ataist olduklarını yani yeniliğin değil atalarının öğretilerinin peşinden gittiklerine vurgu yapmış. Ancak başka bir soruya verdiği cevapta ise zihnin insanı mutluluğa götüremeyeceğini, bu nedenle koşulsuz bir üstada bağlanması gerektiğini aşılamış. Koşulsuz bağlantı ve devrimcilik arasında bir tutarsızlık yok mu sizce de? 
Hayatın hedefi özgürlüktür. Özgürlük olmadan hayatın anlamı yoktur. Özgürlük politik, sosyal ya da ekonomik özgürlük anlamına gelmez. Özgürlük zamandan, zihinden, arzudan özgür olmaktır. Zihnin varolmadığı anda evrenle bir olursun; evren kadar sınırsız ol. 

Zihin tıpkı kalabalık gibidir; düşünceler bireylerdir. Ve düşünceler sürekli orada oldukları için sürecin maddi olduğunu düşünüyorsun. Her bir düşünceyi bırak ve en sonunda hiçbir şey kalmaz. Zihin diye bir şey yoktur, sadece düşünce vardır.

Sonuç olarak Osho, doğunun meditasyon teknikleriyle batının terapi tekniklerini birleştirmiş. Öğretilerini ve daha fazlasını merak ettiyseniz Türkçe kaynak olarak Osho ve ingilizce için de  Osho sitelerini kullanabilirsiniz.

İlginizi çeker mi bilmiyorum ama felsefeye meraklıysanız okumalısınız. 

Sevgiyle kalın... 
Abdullah ÖZER
Abdullah ÖZER

Okumayı ve izlemeyi sever, yazmanın ise insana inanılmaz bir derinlik kattığına inanır. Çay vazgeçilmezidir. 90 ların müzikleriyle mest olur hatta kendinden geçer.

2 yorum:

  1. Osho her yerde , mutlaka bir kaç öğretisini okumuşuzdur:)

    YanıtlaSil