...



Bir ilçede yaşıyorsan ve benim yaptığım işi yapıyorsan muhtemelen o ilçede yaşayan insanların büyük çoğunluğu hakkında özette olsa bir fikrin olur. Yani olması gereken ve senden beklenen budur. Bundan bir kaç ay önce ilçede ki rehabilite edilen çocuk sayısının 300 ün üzerinde olduğunu öğrendiğimde yaşadığım şaşkınlık hala dün gibi belleğimde... Oysa ben 7 bilemedin 10 kişi olabileceğini tahmin etmiştim. Nereden bileceksiniz ki yaşam alanınızda servis, ev ve okul döngüsünde geçen başka dünyalarında yaşadığını. O kadar soyutlamışız ki varlıklarından haberimiz bile yok.

Şimdi zorlamayla da olsa yeni bir proje üzerinde çalışıyoruz. Rehabilite edilen bedensel ve zihinsel engelli çocuklarla ilgili. Geride kalan bir haftalık sürede yaşadıklarım muhtemelen her can sıkıntım da aklıma gelecek. Rehabilite edilen çocukların durumu... Hiç birinin gelecekle ilgili bir planı, evlilik ve ev hayali yok. Sadece o anı yaşıyorlar. Çoğu ürkek bir kuş gibi. Yanınıza gelmek zorunda olduklarını hissettikleri için geliyorlar. Tek savunmaları titremek... Nadir de olsa korkusunu yenip yanıma sokulanlar da var. Tüm doğallığıyla ne yapmak istiyorsa onu yapıyor. Dünya umurunda değil...

Peki ya aileler ve öğretmenler? Yaptığınız her şeyi acıyarak yapıyorsunuz. Acıyarak gel demek,git demek,  acıyarak sevmek, acıyarak kızmak... Aklınıza ne gelirse...

Ölümü bekleyen hayatlar bunlar...

Ne yapılabilir ki?

...

Abdullah ÖZER
Abdullah ÖZER

Okumayı ve izlemeyi sever, yazmanın ise insana inanılmaz bir derinlik kattığına inanır. Çay vazgeçilmezidir. 90 ların müzikleriyle mest olur hatta kendinden geçer.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder