1984 - George Orwel


Yazarın ilk okuduğum Hayvan Çiftliği romanından sonra listeye almıştım kitabı. Eğer bir yazarın sizi etkileyen bir kitabını okumuşsanız sonraki kitabının sizdeki beklentiyi karşılamaması gibi bir tehlike vardır. Bu nedenle biraz merak biraz da endişeyle başladım kitaba.

Roman ilk olarak 1949 yılında "Avrupa'daki Son Adam" ismiyle yayımlanmış ancak daha sonra satış stratejisi gereği "1984" olarak ismi değiştirilmiş. Adı ne olursa olsun alegorik yapıda anti ütopik ya da distopik olarak tabir edilen, kötünün kurgulanmasında bir başyapıt olduğu muhakkak. Kurgunun bu kadar başarılı olmasında yazarın hayatının ikinci dünya savaşı yıllarına denk gelen yaklaşık 8 yıllık dönemini polis olarak geçirmesinin ve bu dönemde şahit olduğu karşılaştığı antidemokratik ve acımasız uygulamaların da  etkisi olduğu hissediliyor. Sanki bu etkiyle ortaya atılan "düşünce polisi" gibi oldukça ürkütücü bir kavram romanda en az "Büyük Birader" kadar ağırlığını hissettiriyor.

Hikaye Okyanusya isimli, Büyük Birader isimli tek parti yönetimindeki  hayali bir ülkede yaşanıyor. Devlet Büyük Biraderin yönetiminde totalitarizmin zirve noktasını yaşamaktadır. Her yerde kapatılması yasak olan dev ekranlardan hiç durmaksızın yapılan propagandalar. Yönetim insanlarının sadece kendi varlığı için yaşamasına izin veriyor. Düşünce suçunun cezası ölüm. Birbirini severek evlenmenin, sevgiyle ilişkiye girmenin cezası da ölüm. Bireyler sadece çocuk yapmak için beraber olabilir. Toplumun kullandığı dilde de 2050 yılında tamamlanması planlanan köklü değişiklikler yapılmaktadır. Buna göre -iyi- kelimesi kullanılıyorsa -kötü- kelimesini kullanmak yerine -iyi değil ---mükemmel- yerine de -çift artı iyi- kelimelerini kullanmak yeterli olacaktır. Fazla bulunan kelimeler dilden çıkarılacaktır. Böylece dil devrimiyle toplumun düşünce yapısını da kontrol etmek kolaylaşacaktır.

Yaşam standardı her geçen gün daha kötüye giderken dev ekranlardan açıklanan ve manipule edilen verilerle bunun tam tersi bildirilir. Bireylerse sadece davranışlarından değil fikirlerinden, mimiklerinden hatta uyurken sayıkladıklarından bile sorumludur.

Yazar bu zifiri karanlıkta bizi görünüşte her söylenileni yapan tüm propaganda faaliyetlerine katılan ancak kendi iç dünyasında sistemi sorgulayan ve gizlice gerçek düşüncelerini yazmaya başlayan Winston Smith ile tanıştırıyor. Kısa bir süre sonra da Winston'un hayatına Julia isimli gizemli ve genç bir kız giriyor. İki aşık için her şeyin daha iyiye gitmesi beklenirken insanın nasıl "hiç" e düşürülebileceği gerçeğiyle karşılaşılıyor.

Ben romanı okuduktan sonra filminin de olduğunu öğrendim ve izledim. İlk yarım saat merak uyandırıcı olsa da sonrası ilerlemeyen bir film yapmışlar. Kitaba sadık kalmaya çalışmışlar ama yazarın vermeye çalıştığı mesajın çeyreğini verememişler.

Son olarak sevgili okur, iyi ki televizyonu kapatma özgürlüğümüz var...

Sevgiyle kalın...


Abdullah ÖZER
Abdullah ÖZER

Okumayı ve izlemeyi sever, yazmanın ise insana inanılmaz bir derinlik kattığına inanır. Çay vazgeçilmezidir. 90 ların müzikleriyle mest olur hatta kendinden geçer.

10 yorum:

  1. Televizyonu kapatma özgürülüğüne ban de bayılıyorum :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Özellikle de bu aralar bayılmamak mümkün mü :)))

      Sil
  2. Bu kitabı okumadım ve aşırı ilgimi çekti. Biraz da günümüzle bağlantı kurdum sanki, bilmem sana da öyle geldi mi. O kadar karanlık değilse de benzeyen noktalar var gibi. İnşallah bir fırsatını bulup okurum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Leb demeden leblebiyi anlayan insan da başka oluyor :)

      Sil
  3. Hayvan Çiftliği'ni aldım, sırada bekliyor. Beğenirsem bunu da okurum inşallah ⭐

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hayvan Çiftliği bu kitaba göre daha kolay ve daha etkileyici. Sanırım beğenirsin :)

      Sil
  4. "Son olarak sevgili okur, iyi ki televizyonu kapatma özgürlüğümüz var..." şu söz var ya slogan olur :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ya ciddimisin. Çok pis gaza geldim haberin olsun :))

      Sil
  5. Ne zamandan beri bilgisayarımda indirilmiş beni bekliyor inanın unuttum. Başlarını okudum. Şöyleydi başları. Televizyonları kapatma yasağından ve büyük gözün sürekli onu izlemesinden rahatsız oluyor, küçük bir kağıt ve kalem (varmıydı ya da başka birşeyle mi yazmaya çalışıyor tam hatırlamıyorum) alıp yazmak için saklanacak yer arıyor. Ben tam olarak burda koptum. Ara verdim hem de baya. Ama çok okumak istiyorum. İnşallah okuyabilirim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet doğru hatırlıyorsunuz. Bence kaldığınız yerden devam edin, pişman olmazsınız

      Sil