Mülksüzler, Kitap Eylemi blogunun distopik kitaplar listesinde ilk sırada bulunuyormuş. Yani Eylem hanımın şiddetli tavsiyesi üzerine okuma listeme girenlerden.
Roman genel anlamda bilim kurgu olarak tanımlansa da fazlasıyla devlet yönetim şekillerine yönelik tanımlamalar ve eleştiriler içeriyor. Bu anlamda ideal dünya modeli arayışı içerisinde distopik bir dünya yaşamını da gözler önüne seriliyor.
Hikayemiz birbiri etrafında dönen Annares ve Urras gezegenlerini konu alıyor. Annares bereketsiz topraklara sahip, kuraklığın hüküm sürdüğü ve otoritenin olmadığı Odocuların yaşadığı gezegendir. Burada kimsenin mülkü yoktur. Tam anlamıyla anarşizm hüküm sürmektedir. Urras ise tam tersi. Bol ve bereketli topraklara sahip, otoritenin ve hiyerarşinin hüküm sürdüğü bir yerdir. Yani tam bir kapitalizm. Her iki gezegende yaşayanlarda diğer gezegeni uydusu gibi görmektedir. Okur her iki gezegeni de, gezegenler arası yolculuk yapan Annaresli fizikçi ve devrimci Shevek'in anlatımıyla görmektedir.

Roman her anlamda birbirinin zıttı olan iki gezegenin karşılaştırılması gibi anlatılabilir aslında. Basit ve üstünkörü anlatım bunu gerektirir. Ancak eseri başyapıt yapan şey detaylarda saklı. Derinlere inildikçe bereket ve bolluk içinde yaşayan, devlet otoritesinin kusursuz işlediği Urras'da bile bireylerin aslında kendi seçimlerini yapamadıklarını yakalıyoruz. Kusursuz işleyen sistemlerde herkesin sistemin bir parçası olması gerektiği, hatta eksik parçayı tamamlama zorunluluğu olduğunu görüyoruz. Peki böyle bir dünya da birey özgün olabilmeyi, kendisi kalabilmeyi nasıl başarabilir?
Bir de Annares gibi kıtlığın hüküm sürdüğü, herkesin sefalet içinde yaşadığı ve otoritenin olmadığı dünya da yaşadığınızı hayal edin. Yani distopyayı dibine kadar yaşıyorsunuz ama çevrenize baktığınızda herkes eşit. Herkes kendisi olabilmiş. Herkes, herkes kadar değerli.
Bireycilik mi yoksa toplumculuk mu? işte bütün mesele bu...
Roman bilim kurgu içerikli olması sebebiyle olsa gerek yazarın kendi tanımlamalarına alışmak biraz zaman alıyor. Bunun yanında çok fazla yapılan betimlemeler konudan kopmaya da neden oluyor. Bu anlamda kafa patlatarak okunması gereken zor bir kitap sayılabilir. Üstelik üç yüz küsür sayfa. Ancak baş kısımlarda zorlayan yazarın tanımlamalarına ve betimlemelerine alışıp her iki gezegeni de zihninize yerleştirdikten sonra zevk almaya başlıyorsunuz. Bu nedenle kitap herkese zevk vermeyebilir ama kitap kurtlarının zevk alarak okuyabileceğini düşünüyorum.
Bol kitaplı günler sizlerin olsun. Sevgiyle kalın...
Mülksüzler, Kitap Eylemi blogunun distopik kitaplar listesinde ilk sırada bulunuyormuş. Yani Eylem hanımın şiddetli tavsiyesi üzerine ...