Bir Çift Yürek


Bu aralar taşınma telaşıyla boğuşurken okunan kitapların bloğa yerleşmesinde gecikmeler, hedef planında sapmalar oldu. Olsun, gecikmeler telafi edilir, hatalar düzeltilir ve işler yeniden rayına oturur. Neyse, biz yine kitaplardan devam edelim. 

Modern dünyanın nimetlerinden faydalanırken yaşanan keşmekeşlik birçok insanı boğuyor. Teknolojiden faydalanırken köleleşiyor, duygusuz ve kendinden bile kaçan insanlara dönüşüyoruz. Bu nedenle biraz kafa dinleme ve enerji depolama isteğiyle hatta bazılarında geri dönüş kıvamında köy ya da kırsal kesime kaçma özlemi içimizde bir yerlerde kıpırdayıp duruyor. Bir Çift Yürek işte bu özlemin daha ilkel halini bir Amerikalı kadının tecrübelerinden aktarıyor.

Gerçek hayat hikayesi midir bilemem ama hikayede, Amerika’da yüksek topuklu ayakkabılarıyla çalışan sıradan bir plaza kadını, günün birinde beklenmedik şekilde Avusturya’da yaşayan Aborjinlerin yanına gitme teklifi alıyor. Küçük bir tereddütten sonra gitmeye karar verdiği gezi planlanandan daha uzun sürüyor ve 4 ay boyunca kabul edildiği aborjinlerle beraber onlar gibi yaşamaya başlıyor. Bedeni zorlandıkça ruhu geliyor. Sonunda dışardan ilkel görünen ama köklerine ve geleneklerine bağlı toplum plaza kadınımızın ruhsal anlamda kendini bulmasını sağlıyor.

Hikaye dışardan bakıldığında acınacak haldelermiş gibi görünen ama içine girildiğinde özenilebilecek yaşamları gözler önüne seriyor. Okumak güzel olsa da öyle bir hayatın içine doğmadığıma şükrediyorum. Fazla zorlamaya gerek yok. Modernize edilmiş köy yaşamı neyime yetmiyor!!!   

Abdullah ÖZER
Abdullah ÖZER

Okumayı ve izlemeyi sever, yazmanın ise insana inanılmaz bir derinlik kattığına inanır. Çay vazgeçilmezidir. 90 ların müzikleriyle mest olur hatta kendinden geçer.

5 yorum:

  1. Modernize edilmiş köy yaşamı bize de yetiyor... Teşekkürler tanıtım için.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :))))) aynen, şartları fazla zorlamaya gerek yok

      Sil
  2. kitap oldukça etkiliydi diye hatırlıyorum, okumuştum, bizim köy ya da kentimizde yaşamak önceliğim değil(ikisini de tecrübe ettim)benim sorunum insanlarımız, nerede olursanız olun sorunlu bir karakter geliştirmişler, hiç bu kadar saf değiller ne yazık ki :( köylerdeki o eski imece ya da dürüstlük ve komşuluk ilişkileri ne yazık ki yok(en azından benim olduğum yer böyle değil) , belki de eskiden de yoktu da bize varmış gibi anlatıldı, bilemiyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Katılıyorum sana ama ben daha izole bir hayat hayal etmiştim. Kimseye komşu olmadığın, belki senede 1ay kafa dinleyip şarj olduğun bir yer mesela... Yoksa başkasına muhtaçsan ya da iletişim kurmak zorundaysan hiç bir farkı kalmıyor ki

      Sil
  3. Uzun yıllar önce okumuştum bu kitabı. Öyle bir yerde yaşayabilir miyim bilemiyorum ama sakin, az insanlı bir yaşamı seviyorum :)

    YanıtlaSil