Babili Düşlemek


İlk kez okuduğum yazarlardan biri daha. İlginç bir hayatı varmış Richard Brautigan'ın. 1935 - 1984 yılları arasında Amerika'da yaşamış. Babasının kim olduğunu bilmeden zorlu bir çocukluk geçirmiş. 20 li yaşlarında polis karakolunun camına taş attığı için hastaneye kaldırılmış ve hastanede kendisine paranoyak - şizofren tanısı konularak şok tedavisi uygulanmış. Yaşamını da intihar ederek sonlandırmış.


Yazar, New York'ta bir araya gelen yazar ve şairlerin oluşturduğu Beat Kuşağının temsilcilerindenmiş. Bu kuşağın en büyük özelliği açık cinsellik, tutkulu diyalog, doğaçlama ve uyuşturucu deneyimleriyle ilgilenmeleriymiş. Yazarımızı bu kuşaktan farklı kılan en belirgin özelliği ise roman kahramanlarının çok duyarlı, kırılgan ve kaos karşısında yalnızlığa çekilmeleriymiş.


Babili Düşlemek'te yazarın belirgin özelliğini öne çıkaran ve kara mizah yüklü bir kitap. Daha ilk sayfasında içine kapanık ve çaresiz roman kahramanı Bay Card bizi karşılar. Hikayesine başlamadan sıradan bir insanın samimiyet dolu hayatına konuk olduğumuz anlaşılır.


Kıçımdan niye vurulduğumu asla anlayamayacağım. Zaten bu, berbat bir savaş hikâyesiydi. Kıçınızdan vurulduğunuzu anlattığınızda, insanlar size bir kahraman olarak bakmaz. Sizi ciddiye almazlar ama bu, hiçbir şekilde benim problemim değildi.


Her zor durumda kaldığında Babili düşleyen, belki de Babil özelinde ölümü özleyen başarısız bir özel dedektifin hikayesi, kara mizah eşliğinde kahramanlık gibi yüceltilen duyguları sorgulamanızı sağlayacaktır.

Abdullah ÖZER
Abdullah ÖZER

Okumayı ve izlemeyi sever, yazmanın ise insana inanılmaz bir derinlik kattığına inanır. Çay vazgeçilmezidir. 90 ların müzikleriyle mest olur hatta kendinden geçer.

9 yorum:

  1. Sevdiysen ve hayat öyküsü ilgini çektiyse Tokyo-Montana'sını da okumalısın. Sombrero'su da kurgusu itibariyle ilginçtir.:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazarın farklı bir kitabının tavsiye edilmesini beklemiyordum. Hem şaşkın hem de mutlu oldum. Bulursam okurum. Ayrıca teşekkür ederim tavsiye için :)

      Sil
  2. Bu Amerikalı yazarlar cidden bir garip hepsinin hayatında böyle tuhaflıklar var

    YanıtlaSil
  3. 20 li yaşlarında polis karakolunun camına taş attığı için hastaneye kaldırılmış ve hastanede kendisine paranoyak - şizofren tanısı konularak şok tedavisi uygulanmış. Yaşamını da intihar ederek sonlandırmış.

    Muhtemelen bu adamı kobay kullanıp, yok yere delirtmisler diye dusundum yani. Bir de yaptığınız akıntıya cok güldüm. Cok doğru bir o kadar da gulunc😉

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Alıntı kitabın ilk sayfasından... Aynen hem komik hem de derin bir acı içeriyor.

      Sil
  4. Yazarı o kuşaktan farklı kılan acaba yaşadığı şeylerin ağırlığı olabilir mi diye düşünmüyor değil insan. Mizacı ve yapısı da işin içindedir tabi. Böyle hikayelere sahip hayatları görünce tanışsam da onlardan dinleyebilsem istiyorum.
    Okumadım daha önce, sayende keşfetmiş oldum, epeyce de ilgimi çekti. Listeme ekledim, teşekkür ederim. ^^

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında kitap okumak bir yönüyle yazarı dinlemek gibidir. Okumanın en güzel yanı da bu bence

      Sil
  5. Bu yöntemle gerçekten iyileşen var mıdır acaba...

    YanıtlaSil