Bulantı - Jean Paul Satre


Bazı kitapları betimlemek gerçekten zor. Kitaba kaptırmışsınız kendinizi gidiyorsunuz. Adeta yazarın anlattığı adamın yerine geçip, olayları siz yaşıyorsunuz. Sonra bir anda "hoppa bu da nerden çıktı, bi dakka n'oluyoruz" şaşkınlığıyla okuduğunu kanıksama aşamasına dönüyorsunuz. İşte böyle bir kitap Bulantı.

Aslına bakarsanız sıradan bir günlük. Kimse okumayacakmışcasına içtence yazılmış. Düşünceleri, kızgınlıkları, küçümsemeleriyle alelade bir hayat. Anlatımda da zamansal atlamalar, sardırıp geriye almalar filan yok. Hayat gibi. Zaman bazen hızlı akıyor bazense dakikalar geçmek bilmiyor ama hep ileriye doğru.  Düz mantıkla okuduğunuzda hepsi bu kadar. Sayfalar bittiğinde elinizde Antonie Roquentin adında, 30' lu yaşlarında bunalım takılan bir adamın özel hayatından fazlası yok.

Ama olaya bir de ünlü Fransız düşünür, ve varoluşçuluk felsefesinin öncülerinden olan yazar Satre'nin ilk romanı olarak okumaya başlarsanız durum değişir. Önce neymiş bu varoluşculuk diyerek araştırmak roman okurunu oldukça rahatlatacaktır. 

Sırf sizi yormamak ve orda burda araştırma yaparak zaman kaybetmemeniz için anladıklarımı yüzeysel olarak buraya bırakayım. Varoluşçuluk, bilinci ve iradesi olan insanın, bilinçsiz ve iradesiz nesneler arasına fırlatıldığına inanıyor, varolmanın özden önce geldiğini savunuyor. Yani birey canlı bir varlık olarak varolduktan sonra kendini keşfetmeye çalışıyor. Bireyin yaşantısını sadece eylemleri değiştirebiliyor ve bu nedenle de herkes yaptıklarından sorumlu oluyor. Yani dualar ve temennilerin yaşantımıza hiç bir katkısı olmuyor. Din ve ölümden sonrası zaten yok. Ben bu kadar anlayabildim. Sizin anlayacağınız olay baya karışık. Umarım doğru anlayıp aktarmışımdır.

Bu bilgiden sonra okuduklarımı zihnimde bir kez daha evirdim çevirdim. İşte o zaman Antonie karakterinin acayipliklerini ve dur bi dakka n'oluyoruz şaşkınlığının temelini çok daha iyi anladım. İşte size kitaptan n'oluyoruzluk bir kaç örnek;

Saat üç. Bir şey yapmak isterseniz, bu saat ya çok geç ya çok erkendir.
Bu sevinçli, akıllı uslu insan sesleri arasında yalnızım. Bütün bu adamlar, vakitlerini dertleşmekle, aynı düşüncede olduğunu anlayıp mutluluk duymakla geçiriyorlar. Aynı şeyleri hep birlikte düşünmeye ne kadar da önem veriyorlar.
Yapacak işim olmadığı günlerde onu seyreder dururum. Gördüğüm bu yüzden, hiçbir şey anlamıyorum. Başkalarının yüzleri bir anlam taşıyor. Benimki öyle değil. Güzel mi yoksa çirkin mi, bunu bile söyleyemem. Çirkin galiba. Çünkü böyle olduğunu söylediler. Bana dokunan bu değil. Yüzüme böyle nitelikler verilebilmesine şaşırıyorum aslında. Bir toprak parçasına ya da bir kayaya güzel ya da çirkin demek gibi bir şey bu.

Sevgiyle kalın...
Bulantı, XX. yüzyılın en etkili düşünürlerinden Jean-Paul Sartre’ın ilk romanı. Bireyin kökten özgürlüğünü vurgulayan varoluşçu akımın sözcülüğünü üstlenen Sartre, adını 1938’de yayımlanan bu romanıyla duyurmuştu. Günlük biçiminde yazdığı bu kitabında, romanın kahramanı Roquentin’in dünya karşısında duyduğu tiksintiyi anlatıyordu. Bu tiksinti yalnızca dış dünyaya değil, Roquentin’in kendi bedenine de yönelikti. Kimi eleştirmenler romanı hastalıklı bir durumun, bir tür nevrotik kaçışın ifadesi olarak değerlendirdilerse de, Bulantı, yansıttığı güçlü bireyci ve toplum karşıtı düşüncelerle, sonradan Sartre’ın felsefesinin temellerini oluşturacak birçok konuya yer veren özgün bir yapıttı. “Varoluş”la yüz yüze gelen Roquentin’in geçirdiği değişimi anlatan Bulantı, varoluşçuluğun kült kitaplarından biri oldu.  Tanıtım bülteninden 
Abdullah ÖZER
Abdullah ÖZER

Okumayı ve izlemeyi sever, yazmanın ise insana inanılmaz bir derinlik kattığına inanır. Çay vazgeçilmezidir. 90 ların müzikleriyle mest olur hatta kendinden geçer.

6 yorum:

  1. Satre'yi severim. Bu kitabıda seneler önce okudum. Uzun zaman sonra kitap hakkında bir şeyler okumak güzeldi. Eline sağlık Abdullah.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Biraz zor bir kitap ama hatırlanmaya değer. Teşekkür ederim 😊

      Sil
  2. Okumak istediğim kitaplar arasında. Emeğinize sağlık...

    YanıtlaSil
  3. Yorumladığım bir kitabın baska bir yorumunu okumak harika :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Iyiymiş :) dur ben de bakayım sen ne yazmışsın

      Sil