Sen Daha Çocuktun // Turan Parlak

1980 li yıllar ve sonrasının karışık toplumsal yapısını işin içinde olan bir solcu tarafından anlatmış. Kitabın anlatım dili biraz rahatsız edici. Sanki anlatılanları sen yaşamışsın ama nasıl olduysa bir hafıza kaybı geçirmişsin ve birisi senin hayatını sana anlatıyor havası var. Belki de bu benim kuruntum dur. Yazar kendi iç sesiyle yaptığı konuşmasını kitap haline getirmiş de olabilir; öz geçmişine bakıldığında kitabın kendi iç sesinden oluşma ihtimali daha yüksek.

Kahramanımız köy çocuğudur ve bir köylüsünün aracılığı ile sol gruptan bir takım insanlarla tanıştırılır. Kendi fikriyle uyuşan bu insanlarla birlikte davası uğruna mücadele etmeye başlar. Kısa süre içinde polisle yapılan molotoflu saldırılar ve duvarlara yazılan sloganlar sayesinde örgüt içinde hızla yükselir. Sonunda dava adamı olarak seçim yapmak zorunda kalır. Ya örgütün  siyasi kanadını ya da askeri kanadını seçecektir. Yoldaşlarının siyasi kanat ısrarına rağmen kahramanımız askeri kanadı seçmiştir. Örgütlerin bugünde uyguladığı, belki kendi içlerindekilerin bile farkına varmadığı bir nokta dikkati çekiyor. Örgüt kariyer yapma şansı olmayan kısaca kafası basmayanı askeri kanada yönlendirirken kendince zeki olanları siyasi kanada kanalize etmektedir. 

Kahramanımız yaptığı bir eylemde yakalanarak idama mahkum edilir. 10 yıl kadar hapishanede kalır ve bu süre içerisinde kaçma girişimlerinde de bulunur. Yakalandıklarında ise örgütün 2. stratejisi devreye girer. Ağır suçlu mahkumlardan suçu üstlenmeleri istenerek diğer mahkumların ceza almamaları sağlanır. 

Gelişen süreçte hapishaneden çıkan kahramanımızın başından bir de yurt dışı macerası geçer. Aşk hayatı da çalkantılı geçmektedir ve son olarak kendisine seven, kendi davasından zengin bir kızla evlenir. Birde çocukları olur. Buradaki öz eleştiri kayda değerdi. Yoldaşlarının çocuklarını hiç düşünmeden ailelerinden ayırarak dağa yönlendirenlerin, iş kendi çocuklarının başına gelme ihtimali karşısında aslında ailelere ne kadar çok acı çektirdiklerinin farkına varmaları kayda değerdi... 

Sonuç olarak okuyucuyu yormayan, bu kimdi lan durumuna düşürmeyen, okunabilecek bir kitap !!!
Abdullah ÖZER
Abdullah ÖZER

Okumayı ve izlemeyi sever, yazmanın ise insana inanılmaz bir derinlik kattığına inanır. Çay vazgeçilmezidir. 90 ların müzikleriyle mest olur hatta kendinden geçer.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder